Suyun bu yüzyılın en önemli ve en stratejik kaynaklarından birisi olduğuna dikkat çeken Bakan Pakdemirli, insanoğlunun, yeryüzündeki tatlı suyun ancak yüzde1'ini kullanabildiğine dikkati çekerek, azalan su kaynakları ile karşı karşıya olduğumuzu belirtti.
Bakan Pakdemirli, "Son yüzyılda, artan nüfus, endüstriyel tarım, sanayileşme ve plansız kentleşmeyle birlikte suyumuza çok yüklendik ve hor kullandık. Şimdi ise azalan su kaynakları ile karşı karşıyayız. Son yüzyılda sulak alanların yüzde 50'si yok oldu. Dünya'da 80 ülke, su sıkıntısı çekiyor. 844 milyon insan, içme suyu hizmetine erişemiyor. Dünya nüfusunun dörtte birinden fazlası olan 2,1 Milyar insan temiz suya ulaşamıyor. 4 milyar insan, yılda en az bir ay, şiddetli su kıtlığı yaşıyor. Kısacası tablo hiç iyi değil ve iyiye doğru da gitmiyor." dedi.
2050'de dünya nüfusunun yüzde 40'ı şiddetli su stresi yaşayabilir
Bakan Pakdemirli, önlem alınmazsa, 2030'da, dünyadaki mevcut temiz suyun, ihtiyacın ancak yüzde 60'ını karşılayabileceğini belirterek, "2030'da, susuzluktan dolayı 700 Milyon kişinin göç edeceği tahmin ediliyor. 2050'de dünya nüfusunun yüzde 40'ının şiddetli su stresi yaşayacağı ve dünya nüfusunun yarısının susuzluk riski yaşayabileceği öngörülüyor" dedi.
Su güvenliğinin, gıda güvenliğinin de garantisi olduğunu söyleyen Bakan Pakdemirli, tarımın suyu en fazla kullanan sektör belirterek, şöyle konuştu:
"Dünyadaki suyun yüzde 71'ini, Türkiye'deki suyun ise yüzde 77'sini tarım sektörü kullanıyor. Diğer taraftan, 2050 yılında dünya nüfusunun 10 Milyara ulaşması bekleniyor. Türkiye nüfusunun ise 105 milyon kişiye ulaşacağı öngörülüyor. Dolayısıyla 2050'de bu nüfusu doyurmak için şimdikinden yüzde 60 daha fazla gıda üretmek zorundayız. Ve bu gıdayı üretmek için de, şimdikinden yüzde15 daha fazla suya ihtiyacımız olacak. Bu nedenle suyu ve gıdayı birbirinden ayırt etmeden gıdayı en az su kullanacak şekilde üretecek teknolojiyi yaygınlaştırmamız gerekiyor."