Sağlık çalışanlarının durum, sorun ve talepleri hususunda aylık rapor çalışması hazırlamaya başlayan Sağlık-Sen, ocak ayı gelişmelerinin yer aldığı ocak ayı raporunu kamuoyuna duyurdu.
Memur-Sen Genel Merkezinde basın mensuplarıyla bir araya gelen Sağlık-Sen Genel Başkanı Semih Durmuş, sendika tarafından hazırlanan raporla ilgili detayları basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaştı.
Sağlık çalışanlarıyla ilgili, doğrudan ve dolaylı her türlü gelişmenin konu edildiği aylık rapor çalışmasının Türkiye'de bir ilk olduğunu belirten Durmuş, bundan böyle her ay bu raporu paylaşacaklarını söyledi.
"Sağlık çalışanları, can yakıcı pek çok soruna sahip"
Durmuş, "Sağlık-Sen olarak en temel amacımız; sağlık çalışanlarının durum, sorun ve talepleri hususunda referans belge ortaya koyarak kamuoyunda ve karar vericilerde duyarlılık oluşturmaktır. Biz istiyoruz ki sağlık çalışanlarının sorunları yerine fedakarlıklarını konuşalım, alın terleriyle hayata tutunan hastalarının yaşama sevincine ortak olalım. Ancak bu çok da mümkün olmuyor. Çünkü sağlık çalışanları, can yakıcı pek çok soruna sahip. Ve bu sorunlar, bir türlü çözüme kavuşturulmuyor, haklı beklentiler karşılanmıyor. Sadece zamana bırakılıyor." dedi.
"Değerli yetkililer, sağlık emekçilerinin sorunlarını görmezden gelmeyin!"
Zamana bırakılan sorunların çözümsüz kaldığının altını çizen Durmuş, "Zamana bırakılması, zamanın geçmesi sağlık çalışanlarının sorununu çözmediği gibi belini büküyor, sorunları kangrene dönüştürüyor, ümitsizliğe sevk ediyor. O nedenle, Sağlık-Sen olarak buradan bir defa daha çağrıda bulunuyoruz: Değerli yetkililer! Sağlık emekçilerinin sorunlarını görmezden gelmeyin, ötelemeyin, yok saymayın, çözün! Çözün ki moral ve motivasyonları artsın. Çözün ki tükenmişlik sendromu yaşamasınlar. Çözün ki mesai arkadaşları arasında ve iş yerlerinde çalışma barışı sağlansın. Ve çözün ki aile saadetleri artsın, yüzleri gülsün." ifadelerini kullandı.
"Ocak ayı itibariyle kamu adına 722 bin 273 sağlık çalışanı görev yapmaktadır"
Ocak ayından bu yana atılan bir adım görmediklerini ifade eden Durmuş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
Sizlere dağıtılan raporu baştan sona okuduğunuzda, muhtemeldir ki sizler de bu tespite katılacaksınız. Bakanlık verilerine göre ülkemizde Ocak 2021 itibariyle kamu adına 722 bin 273 sağlık çalışanı görev yapmaktadır. Bu emekçilerin tamamının amacı; insanımızın sıhhati, mutluluğu ve yaşam kalitesi standartlarını artırmaktır. Olağan koşulların yanında savaş, afet, salgın gibi her türlü olağanüstü koşulda da insanımıza yardım eli uzatmak amacıyla en ön saflarda mücadele eden sağlık çalışanlarımız, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de toplum nezdinde saygın bir yere sahiptir. Ancak salgın sürecinde sağlık çalışanlarının sorunlarına yeni sorunlar eklendi ve yükleri de aşırı düzeyde arttı. Bunun yanında mali ve özlük haklarındaki eksiklikler ile haklı talep ve beklentilerinde ise herhangi bir iyileştirmeye gidilmedi. Sağlık çalışanları yeni yıla; ücret adaletsizliği, istihdam yetersizliği, ağır iş yükü, şiddet, kreş, icap nöbeti ücretleri, 4B'lilerin, vekil-ebe-hemşirelerin ve kamu dışı ASÇ'lerin kadro durumu, hizmetlilerin kadro durumu, üniversite hastanelerinde çalışanların tayin hakkı, tıbbi uygulama hatası yani malpraktis, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının düzenli yapılmaması gibi sorunlarla giriş yaptı.
"Sürekli sorun üreten bu sistem rötuşla düzelecek gibi değil "
"Elbette alınan maaşların enflasyon karşısında erimesini de unutmamak gerekir." diyen Durmuş, "Çalışma barışı başta olmak üzere pek çok soruna kapı aralayan bu sistem, sağlık çalışanlarının hakkaniyetli kazanç paylaşımlarının önündeki en büyük engeldir. Sürekli sorun üreten bu sistem rötuşla düzelecek gibi değil, neşter vurmak lazım. Bunun da yolu sağlık çalışanları merkezli yeni bir sistemin inşasıdır. Bunun için de köklü bakış açısı değişikliğine ihtiyaç vardır." şeklinde konuştu.
"Çalışana çalıştığını ispat yükümlülüğü yüklenir mi?"
Bakış açısı değişikliğinin neden önemli olduğuyla ilgili ise Durmuş, şöyle konuştu:
Ocak ayında yaşanan bir hadise bu durumu çok güzel anlatmaktadır. Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), yapılan bir başvuru üzerine Covid-19 salgını ile mücadele çalışmalarında görev yapan sağlık emekçilerine ek ödeme yapılması yönünde tavsiye kararı verdi. Güzel bir gelişme bu… Ancak KDK tavsiye kararında, 'salgınla mücadelede fiilen görev yaptıklarını kanıtlama' şartını ise bizzat sağlık çalışanlarına yükledi. Bu kabul edilebilir bir durum olabilir mi? Çalışana çalıştığını ispat yükümlülüğü yüklenir mi? İdare ne güne duruyor. İdare kimin çalışıp kimin çalışmadığını bilmiyor mu? İşte bu nedenle, tüm kurumlarda çalışan merkezli köklü bakış açısı değişikliği elzemdir diyoruz.
2020 Aralık ayı enflasyon verilerine memurlardan tepki
Alın teri söz konusu olduğunda hakkaniyetli olmanın asla elden bırakılmaması gerektiğini de söyleyen Durmuş, "TÜİK'in açıkladığı 2020 Aralık ayı enflasyon verileri ile memur maaşlarına ve emekli aylıklarına yapılacak zam oranları yüzde 7,36, SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına da yüzde 8,36 olarak belirlendi. Tüm kamu çalışanları gibi sağlık çalışanları da bu duruma haklı olarak tepki gösterdi. Bu tepkiler karşılık bulmadı ama bir şey oldu. Olan şu; Hazine ve Maliye Bakanlığı, TÜİK'in açıklamasından bir hafta sonra, başta sağlık çalışanları olmak üzere kamu görevlilerini doğrudan ilgilendiren eğitim, dinlenme tesisleri, misafirhaneler, kreş ve çocuk bakım evlerine yüzde 14 oranında zam yaptı. Olacak iş değil! Her konuda hakkaniyetli olmak gerekir derken bunu kastediyorum." dedi.
"Geçmişten ders alınsın adaletsizlik, hakkaniyetsizlik yapılmasın"
Durmuş, "Salgınla mücadele sürecinin ilk haftalarında Sağlık Bakanlığı, Covid-19 ile mücadele eden sağlık çalışanlarına 3'er aylık periyotlarla tavandan yüzde 100 ilave ek ödeme yapılacağını açıklamıştı. Kamuoyu zannetti ki sağlık çalışanlarının tamamı tavandan yüzde 100 ilave ek ücret alacak. Keşke açıklandığı gibi olsaydı ama olmadı. Gerek kapsam açısından gerek adil paylaşım açısından ve gerekse ödemenin zamanında yapılması noktasında pek çok sorun yaşandı. Bakanlık, kasım ve aralık ayları ilave ek ödemeleri hususunda yine saha gerçekliğinden uzak, hakkaniyetsiz uygulama modelinde ısrar etti. Yani sağlık çalışanlarına 'bu kadar da olmaz' dedirtti." ifadelerini kullandı.
"Ocak ayında yüzleri güldüren en önemli gelişme sağlık çalışanlarının aşılanması olmuştur"
Açıklamasında son olarak Durmuş, "Dahası, pandemiyle mücadele süreci devam etmesine rağmen ilave ek ödeme uygulaması yeni yılla birlikte askıya alındı. Daha vahimini ise üniversite hastanelerinde görev yapan sağlık çalışanları yaşadı. 2020 Ağustos'undan beri ilave ek ödeme alamayan üniversite hastanesi çalışanlarına, Ocak 2021'de, sadece kasım ve aralık aylarına ait tavan ek ödeme yapılması öngörüldü. Yani ağustos, eylül, ekim aylarına dönük ödemelerin üstü çizildi. Tüm bunlar olurken, yetkililerden herhangi bir açıklamanın gelmemesi ise ayrıca düşündürücüdür. Sağlık-Sen olarak bu durumu hiçbir zaman kabul etmedik, kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz de. Bu yaklaşım tarzı; pandemiyle kora kor mücadele eden ve bu nedenle sadece ocak ayında 39 kayıp veren sağlık ordusuna haksızlıktır, kabul edilebilir bir muamele asla değildir. Tek kelimeyle; reddediyoruz. Tüm bunların yanı sıra ocak ayında yüzleri güldüren en önemli gelişme sağlık çalışanlarının aşılanması olmuştur. Sayın Bakanın ifadesiyle sağlık çalışanları salgın karşısında daha 'korunaklı' olmuşlardır. Keşke sağlık çalışanları, mali ve özlük hakları noktasında da bir an önce 'korunaklı' hale gelseler. Sağlık-Sen olarak çabamız, gayretimiz ve mücadelemiz bunun içindir. Aylık rapor çalışmamızın bu duruşumuza güç katacağı inancındayım." ifadelerine yer verdi.