Eski Şanlıurfa- Siverek karayolunun 30'uncu kilometresinde bulunan Kocak Köprüsü, yaklaşık 30 sene önce GAP projesi kapsamında Fırat Nehri'nde su tutulması sonucu sular altına gömülmüştü. Çevredeki köylerde boşaltılmıştı.
Köprünün sular altında kalmasının ardından Siverek- Şanlıurfa Karayolu ulaşama kapanmış, ulaşım yeni yapılan yoldan sağlanmıştı.
Türkiye genelinde etkili olan kuraklıktan dolayı Atatürk Barajı'na yeteri kadar yağış düşmemesi sonucunda sular çekildi. Suların çekilmesiyle birlikte yaklaşık 30 yıldır sular altında kalan Kocak Köprüsü gün yüzüne çıktı.
Çevre mahallelerde yaşayan halk, köprünün 30 yıl sonra ilk kez bu kadar net bir şekilde ortaya çıkmasının şaşkınlığını yaşarken bazı sürücüler, tehlikeli olmasına rağmen araçları ile köprüden geçti.
İLKHA, 30 sene sonra gün yüzüne çıkan köprüyü drone ile görüntüledi.
" Kuraklıktan dolayı 30 yıl sonra köprü gün yüzüne çıktı"
Fırat Gezginler Kulübü Başkanı Ferit Akçalı, köprünün yeniden meydana çıkmasının kuraklıktan kaynaklandığını belirterek, " Kocak Köprüsü, 1991'den beridir GAP'la beraber suyun altında kalıp kullanılamaz hale geldi. Yaklaşık 30 yıldır suyun altında kalmış bir köprüdür. Zaman içerisinde köprünün üst kısımlarını görebiliyorduk ama kesinlikle köprüden geçme şansımız yoktu. Köprü bariz ve net bir şekilde görünmezdi. 30 yıl sonra kuraklıktan dolayı köprü gün yüzüne çıktı. Şu an kış ayında olmamıza rağmen halen yağışların olmaması beraberinde Fırat'taki suyun da azalmasına neden oldu. Bugünde yağışların olmamasından dolayı 30 yıl sonra köprünün üzerinden yürüyerek geçiyoruz. Bu durum ciddi bir felakettir." şeklinde konuştu.
"Köprünün gün yüzüne çıkması, bizler için iyi görünse de aslında çok kötü bir tablodur"
Eskiden köylerine bu köprüden geçerek gittiklerini vurgulayan Akçalı, "30 yıl önce bu yol Urfa ile Diyarbakır'ı birbirine bağlıyordu. Köprü, 30 yıldır baraj suları altında kaldığı için kullanılmıyordu. Suyun altında olduğu için halk yeni yolu kullanıyordu. Burası mevki olarak Çaylarbaşı güzergâhıdır. Buradaki köprünün adı da 'Kocak Köprüsü' diye bilinir. Bende bu bölgede köyde yaşayan birisiydim. Barajın kurumasıyla birlikte köyümüz de suyun altında kaldı. Eskiden köyümüze giderken bu yolu kullanırdık. Barajın yükselmesiyle artık bu köprü kullanılamaz hale geldi. Köyümüz halen su altındadır. Buraya yakın olan köylüler, 30 yıl aradan sonra tekrar bu yolu kullanmaya başladı. Bu köprüde bizim anılarımız var. Bu köprüde köyün kızları yün yıkayıp yataklarını burada hazırlarlardı. Burası küçük bir dereydi. Barajla beraber burası da Fırat nehrine bağlandı. Köprünün gün yüzüne çıkması, bizler için iyi görünse de aslında çok kötü bir tablodur. Yağmurların bir an önce yağmasını bekliyoruz." diye konuştu.
"Profesyonel tarıma geçmemiz gerekiyor"
Baraj suyunun yaklaşık 20 metre çekildiğini vurgulayan Akçalı, "Fırat Gezginler Kulübü olarak özellikle Fırat Vadisi'nin 140 kilometre sınırının tamamını neredeyse her hafta programla gezme şansımız oluyor. Suyun yüksekliği yaklaşık 20 metre inmiş durumda… Bu büyük bir felakettir. Bu durum balıkların yaşam alanını da kısıtlıyor. Bu durumun yaşanmasının nedeni; insanlarımızın suyu tasarruflu kullanmamasındandır. Tükettiğimiz sudan bahsetmiyorum. Tarımsal olarak kullanılan suyun çok ciddi bir zararı var. Fırat Barajı'nın gelmesiyle beraber herkes profesyonel olarak sulu tarım sistemine geçti. Sulu tarıma geçmemiz güzel; ama bunu iyi örneklerle yapmamız gerekir. En güzel yolu; damlama yoluyla arazileri sulamaktır. Artık profesyonel tarıma geçmemiz gerekiyor. Tarlaya suyu gönderip 'ne kadar fazla giderse gitsin' düşüncesi yanlıştır. Bu durum hem topraklarımıza zarar verir hem de bunun gibi felaketlere sebep olur. Suyun seviyesinin azalması, kabul edilebilir bir durum değildir. Daha bilinçli bir tarıma geçmemiz gerekir." ifadelerini kullandı.
Akçalı, açıklamasını şu ifadelerle tamamladı:
"Köprünün üzerinden geçtiğim için biraz mutlu ve heyecanlıyım. İçimde hem sevinç hem de üzüntü var. Sevincimiz; bu yolu, yıllar sonra tekrar kullanabilmektir. Üzüntümüz ise bu tabloyu görmeye şahitlik etmemizdir. Yağışların gelmesiyle inşallah bu köprü yine sular altında kalır. Suyun kıymetini bilelim, tarım gibi alanlarda daha dikkatli kullanalım. Kullandığımız her alanda suyu daha çok tasarruflu kullanmamız gerekir."