Yazar Mehmed Göktaş, Doğruhaber Gazetesi'ndeki bugünkü köşesinde yazısında, Vatikan ve Papa nezdinde Haçlı seferleri ve Teslis sapkınlığına dikkat çekerek Papa’lığın yüklendiği lanete değindiği bir yazı kaleme aldı.
Göktaş, köşe yazısında şu ifadelere yer verdi:
“Irak’tan lânet yüklenerek dönen Papa!
Aslında lânetle birlikte yüzünde bir ton tükürükle dönmeliydi Vatikan’a;
“Getirdiğim bu tükürüklerin hepsi benim değil, bir kısmını da cinsel sapkın sübyancı papazlarıma dağıtmamı söylediler tükürük sahipleri” deyip paylaştırsaydı. Zannedersem yetişmezdi getirdiği tükürük ya, neyse, idare etsinler artık.
Aslında Papa’dan önce onu Irak’a davet eden, onun gelişini milli gün ilan eden, bu ziyareti kendilerine lütfedilmiş en büyük şeref kabul eden yetkililerin yüzüne tükürülmesi gerekiyordu. Korkarım şu anda onların yüzüne tükürecek kimsecikler kalmamıştır Irak’ta, varsa bile bir köşede sindirilmişlerdir.
Anlaşılan o ki, bizim bu tükürük temennimiz gerçekleşmeyecek.
Fakat bir şeye kesin inanıyorum, Papa tükürükle dönmese bile büyük bir lânetle dönecektir Vatikan’a. Yerin üstündekilerden ziyade yerin altındakilerin lânetiyle dönecektir.
1990 yılından bu yana gökten ölüm yağdıran Haçlı sürülerinin katliamına uğramış ve şu anda o topraklarda yatmakta olan yüz binlerce mazlumun lâneti toprağın altından toprağın üzerine çıkmış ve Papayı sarmalamış olmalıdır.
Otuz yıldan bu yana işkence hanelerde can veren insanlar, namusları kirletilen Müslüman kadınlar şu anda hayatta olmadıkları için Papa’nın yüzüne tüküremiyorlar; ama ondan çok daha şiddetli olduğuna inandığımız lânetlerini yağdırmaktadırlar.
Papa’nın temsil ettiği zincirlerinden boşanan bu haçlı sürüleri, katliamlarının yanı sıra koskoca bir medeniyetin tarihi eserlerini yağmalayıp götürmüşler, ülkenin petrolüne el koymuşlardı. Canavarlıklarının yanı sıra aynı zamanda hırsızlıkları ve gangsterlikleri için de tükürük ve lânetten başka bir ceza vermeye gücümüz yetmiyor bugün.
Gelelim Papa’nın Irak’tan yüklenip götürdüğü en büyük lânete, Hz. İbrahim’in lânetine…
Utanmadan, hayâ etmeden Hz. İbrahim’in doğduğu yeri ziyarete gitmiş. Bütün bir yeryüzü ve insanlık âleminde Tevhidin Sembolü olan Hz. İbrahim’in manevi huzuruna Üç Tanrı sapkınlığıyla nasıl varmıştır acaba? Konuşabilseydi ne derdi acaba bu sapkın Papa’ya, şöyle hayalinizde canlandırın.
Hani Rabbimiz Maide suresinde bize böyle canlı bir sahne sunuyor ya;
“Hani Allah; ey Meryem oğlu İsa, sen mi söyledin insanlara ki, beni ve annemi Allah’tan başka iki ilah edinin diye…?” (5/116)
Sevgili okurlarım, bu minval üzere siz de İbrahim Aleyhisselam’ın ne söyleyeceğini hayalinizde canlandırın.
Lütfen söz konusu bu Teslis sapkınlığını basit bir günah olarak görmeyin, “Neredeyse bundan dolayı gökler çatlayacak, yeryüzü ortadan yarılacak, dağlar dümdüz olacaktı” (19/90)
Umarım birazcık olsun anlamışızdır Papa’nın yüklendiği lâneti?"