Darbe anayasasının, toplumun ihtiyacını karşılamadığını, toplumun kültürüyle inancıyla barışık yeni bir sivil anayasanın hazırlanması gerektiğini belirten hukukçular, Cumhurbaşkanının sivil anayasa vurgusunun önemli bulduklarını belirttiler.
Hukuki Araştırmalar Derneği Bitlis Şube Başkanı Avukat Kadir Köstekçi, mevcut anayasanın 1980 darbesi sonrası hazırlanan ve hâlâ darbenin izlerini taşıyan bir anayasa olduğunu hatırlattı.
Köstekçi "Anayasada yapılan değişikliklerin önemli bir kısmı özgürlükçü bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Ancak demokratik bir ortamda, toplumun tüm taraflarının görüşü alınarak, katılımcı, özgürlükçü, dünyadaki özgürlükçü metinler ebetteki değerlendirilerek ama yerli bir anayasaya ciddi bir ihtiyaç vardır." dedi.
"Toplumun her kesiminden fikirler alınarak hazırlanacak anayasa faydalı olacaktır"
Her kesiminin fikirleri alınarak hazırlanacak yeni bir anayasayı desteklediklerini dile getiren Köstekçi, şunları söyledi:
Anayasa hazırlanırken tabi ki Magna Carta, BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi metinler değerlendirmeye alınmalıdır. Ancak Medine Sözleşmesi, Veda Hutbesi, Kanun-i Esası, 1924 Anayasası, 1961 Anayasası da nazara alınmalıdır. Bir metnin toplumda karşılık görmesinin, onun icra-i kabiliyet bulmasının en önemli koşullarından biri, o metnin, o toplumun öz benliğinden, kültüründen, sosyolojisinden, değerlerinden, inançlarından, gelenek ve göreneğinden beslenmesidir. Yine demokratik ve özgürlükçü bir yaklaşımla anayasalar topluma yön verir, istikamet belirler. Bu nedenle barolardan, STK'lardan, kanaat önderlerinden, akademisyenlerden, sendikalardan, öğrencilerden velhasıl toplumun her kesiminden fikirler alınarak hazırlanacak bir anayasa ülkemize, milletimize büyük fayda sağlayacak olup, yeni anayasa çalışmalarını destekliyoruz.
1982 darbe anayasası toplumun ihtiyacına cevap vermiyor
Sivil Toplum Hareketi Derneği Bitlis İl Başkanı Avukat Burak Taşdemir ise Cumhurbaşkanının yeni sivil anayasa çağrısının memnuniyet verici olduğunu belirtti.
Hukuki yönden mevcut 1982 Anayasasının günümüz ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte ve donanımda olmadığının altını çizen Taşdemir "Kaldı ki tarihten bu yana tüm hukuki normlar ihtiyaca binaen düzenlenmiştir. Herhangi bir düzenleyici işleme ihtiyaç yokken düzenleme yapılması mümkün değildir. Yine çağın, teknolojinin ve bilimin bu kadar hızlı ilerlediği bu dönemde 1982 anayasası artık bu hıza yetişemeyip, çağın ve ülkemizin gelişimi karşısında yetersiz kaldığı görülmektedir." ifadesini kullandı.
Yeni sivil bir anayasa ihtiyaç var
"1982 Anayasası ilan edildiğinden bu yana 16 kez değişikliğe uğramıştır." Diyen Taşdemir, şunları söyledi:
Aslında bir anayasada bu kadar çok değişikliğin olması bile 1982 Anayasasının ihtiyaçlar karşısında yetersiz kaldığını açık bir şekilde göstermektedir. Geçen süre içinde 16 kez yapılan bu yamalarla ayakta tutulmaya çalışılan mevcut anayasamız, artık yeni bir anayasanın şart olduğunu ortaya koymaktadır. Mevcut anayasamız artık reform edilmeye veya değişiklik yapılmaya artık müsait değildir. Zira tabiri caizse her tarafı yama edilmiş bir anayasadan bahsediyoruz. Bunun yerine yeni, güçlü ve daha donanımlı bir anayasa sağlıklı bir adım olacaktır. Bir devletin en önemli hukuk normu anayasasıdır. Zira devletin yönetim şeklinin nasıl olduğu, devletin nasıl yönetildiği ve vatandaşlarının tüm hak ve özgürlüklerinin düzenlenip güvence altına alındığı en ulvi hukuk normumuz anayasadır. Bir devletin anayasası ne kadar güçlü, dolgun, donanımlı ve ihtiyaçlara hizmet ederse geride kalan kanunlar, yönetmelikler ve Cumhurbaşkanı kararnameleri de o kadar etkili ve güçlü olur. Zira kanunlar, yönetmelikler, uluslararası anlaşmalar ve Cumhurbaşkanı kararnameleri usul olarak anayasaya uygun olmak zorundadır. Aksi takdirde Anayasa mahkemesi tarafından iptal edilir. Bu bölümde sonuç olarak şunu ifade etmek isterim. Bizim kanunlarımızın yönetmeliklerimizin ve cumhurbaşkanı kararnamelerimizin yaptırım gücünün ve etki alanın daha büyük olması anayasamızın daha geniş daha dolgun, donanımlı ve etkili olmasından geçer.
"Millet eksenli olmayan bir anayasa her zaman eksik bir anayasadır"
1982 Anayasasının darbe anayasası olup, askeri vesayetin bir ürünü olduğunu vurgulayan Taşdemir "Anayasanın temelinde millet vardır. Millet eksenli olmayan bir anayasa her zaman eksik bir anayasadır. 1982 Anayasası askeri darbe sonucu ilan edilen bir anayasa olduğu için millet kavramı hiç düşünülmeden, askeri kuvvetlerin çıkarları ve menfaatleri doğrultusunda oluşturulmuştur. Askeri vesayetin uzun yıllar devam etmesi adına değiştirilmesi çok zor şartlara bağlanan sert bir anayasadır. Bu yönüyle mevcut olan ve darbe ürünü olan bu anayasanın değiştirilmesi son derece isabetli bir adımdır. 1982 Anayasası ile 1980 darbesinin kalıntıları hala ülkemizde devam etmektedir. Bu kalıntıları devletimizin tüm organlarından söküp atma yolu ise yeni sivil bir anayasadır." diye konuştu.