24 Kasım 2011'de TBMM’de tüm partilerin şerh koymadan oy birliğiyle kabul ettiği ve yürürlükte olduğu günden bu yana evliliklerin azalmasına, boşanmaların da artmasına neden olan İstanbul Sözleşmesi ve uygulamalarının üzerinden 9 yıl geçti.
Toplumun inanç, değer ve kültürüyle bağdaşmayan söz konusu sözleşme birçok Avrupa ülkesinde bile kabul edilmezken veya bazı maddelerine şerh konulurken Türkiye'de ise 9 yıldır uygulanmaya devam edilmesi kamuoyunun büyük tepkisine neden oluyor.
Batılı ülkeler tarafından da İstanbul Sözleşmesi’nin yanı sıra televizyondaki dizi, program ve filmlerle de Türkiye’nin aile yapısı hedef alınıyor.
Bu konudan şikayetçi olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz günlerde AK Parti Kadın Kolları Kongresinde, “aile yapısına operasyon çekiliyor” uyarısında bulunmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Batıda ailenin çöküşü, kadının metalaştırılıp bu kutlu vazifeden uzaklaştırılmasıyla başlamıştır. Aynı oyunu bizim de üzerimizde oynamaya çalışıyorlar. Nice mecralar ile ailemize yönelik çok büyük operasyonlar çekiliyor.” demişti.
Manevi İlkeli Liyakatli Sendikacılık (Mil-Diyanet Sen) Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tahiroğlu, İLKHA muhabirine, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına katıldıklarını vurgulayarak bu konuda artık bir adım atılması gerektiğini söyledi.
2012 yılında AK Parti tarafından getirilen ve Türkiye'de aile birliğini ciddi bir şekilde tehdit eden 6284 Sayılı, sözde "Aileyi Koruma Kanunu"nun ve İstanbul Sözleşmesi’nin kadını ve aileyi korumadığı gibi tam tersine kadın cinayetlerini ve boşanmaları artırdığını belirten Tahiroğlu, söz konusu kanun ve sözleşmelerin toplumun temel yapı taşı olan aileyi doğrudan hedef aldığına dikkat çekti.
“İstanbul Sözleşmesi ile Türkiye'nin aile yapısı yok edilmeye çalışılmıştır”
Ailenin önemine dikkat çeken Tahiroğlu, “Eğer bir milleti yok etmek istiyorsanız, o milletin ailesini devireceksin. O milletin ailesini manevi tahribatlarla veya aileyi yok etmekle o milleti yıkarsınız. Aile yok yok edilirse millet yok olur. İstanbul Sözleşmesi ile birlikte ailesi yok edilmeye çalışılmıştır. Batının çöküşü ailenin çökmesiyle başlamıştır. Batıda aile bitmiştir. Ailesi tahribata uğrayan Batı bitmiştir. şu anda Batının nüfusu, aile yapısı sıfır konumdadır. Hristiyan ve Batı alemi İslam ülkelerindeki özellikle Türkiye’de ki aileleri yok edebilmek için İstanbul Sözleşmesi’ni hayata geçirmiştir. İstanbul Sözleşmesi ile Türkiye'nin aile yapısı da yok edilmeye çalışılmıştır. İstanbul Sözleşmesi ile birlikte annenin hususiyetini bitirerek, anneyi maddeleştirerek aile yapısı, anne yapısı yok ettiriliyor. Anne ve aile yapısı çökmüştür. Dolayısıyla milletin aile yapısı özellikle kadınlar hedef alınmıştır. Kadınlarda annelik duygusunu yok ettirerek ailenin çöküşünü başlatmışlardır.” dedi.
“Ailenin hedef alınmasının önüne neden geçilmiyor?”
İstanbul Sözleşmesi’nin artık bir an önce iptal edilmesi gerektiğini ifade eden Tahiroğlu, “İstanbul Sözleşmesi’ni bu hükümet getirdi. Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın da geçtiğimiz kongrelerinde söylediği sözleri sevindirici olarak görmekteyiz. Sayın cumhurbaşkanımız kendi ağzı ile Türkiye'yenin aile yapısını çökertilmeye çalışıldığını söyledi. Dizilerle, filmlerle programlarla ailenin hedef alındığını belirtti. Doğrudur ve biz de buradan sayın Cumhurbaşkanına sesleniyoruz; tespitiniz doğru ve aile yapısının yok etmeye çalışıyorlar. Bu filmlerin, programların ve İstanbul Sözleşmesi’nin neden tutabiliyoruz? Neden bir adım atamıyoruz? Ancak sizin atacağınız adımlar aile yapısını kurtarabilir. Hemen bir an önce bu televizyon dizilerine ve programlarına el atmanız özellikle bu İstanbul Sözleşmesi’nden sonra ortaya çıkan LGBT örgütünün derneklerinin kapatılmasına yönelik adımlar atmalısınız.” ifadelerini kullandı.
“İstanbul Sözleşmesi’nin iptali için artık adım atılmalıdır”
İstanbul Sözleşmesi konusunda artık toplumun somut adım atılmasını istediğini ifade eden Tahiroğlu, “Sayın cumhurbaşkanımız; siz birçok işleri başardınız ve birçok işleri hakkından geldiniz. İstanbul Sözleşmesi’nin de hakkında geleceğinizi düşünüyoruz. Artık bir adım atmanız lazım. Hem bu konuda şikayetçi olacaksınız hem de bir adım atmayacaksınız ve sözleşmenin devam etmesini izin vereceksiniz. Bu bir çelişkidir. Bu aslında sayın Cumhurbaşkanımızın yapmadığı bir şeydir. Biz kendisini sözünün sürekli peşinde olan bir lider olarak tanıyoruz. Bu konuda da gerekli adımların atılacağını düşünüyoruz.” şeklinde konuştu.
İstanbul Sözleşmesi’nin ailesi yapısını çökertmek için başlı başına büyük bir sorun olduğunun altını çizen Tahiroğlu, İstanbul Sözleşmesi’nin aileyi yok ettiğini belirtti.
Batılı değerlerin temel alındığı ve toplumsal dinamiklerin göz ardı edildiği İstanbul Sözleşmesi'nin 24 Kasım 2011 tarihli ve 6251 sayılı Kanun'la TBMM'de onaylanan metninin, 8 Mart 2012'de Resmi Gazete'de yayınlanan metni ile aynı olmadığı iddialarını “skandal” olarak nitelendiren Tahiroğlu, bu konunun vahim olduğunu ifade etti.