ABD eski başkanı Donald Trump'un Rusya'da alınan S-400 füzelerinin ardından Türkiye'ye yaptırım uygulayacağını söylemesi ve geçen hafta yaptırım yapacaklarını ilan etmesinin ardından hükümet yetkililer başta olmak üzere siyasi parti ve vatandaşlardan karara tepki gösterildi.
Yaptırım kararı ile ilgili İLKHA muhabirine konuşan Saadet Partisi GİK Üyesi Abdullah Sevim ve Yeniden Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Hüseyin Terzi, 1970'lerde yaşanan Kıbrıs harekâtı sırasında ABD'nin üslerinin kapatıldığını hatırlatarak alınan yaptırım kararına karşılık üslerin yeniden kapatılabileceğini ve yaptırımlardan etkilenmemek için Türkiye'nin her yönüyle ekonomik bağımsızlığını kazanması gerektiğini ifade ettiler.
"Türkiye son 20 yıldır sürekli yaptırımlarla karşı karşıya kalıyor"
ABD ile olan ilişkilerle ilgili şimdiye kadar birçok açıklama yaptıklarını söyleyen Yeniden Refah Partisi İstanbul İl Başkanı Hüseyin Terzi, "Millî Görüş siyaset içerisinde Amerika'ya bakışımızı hep net olarak belirttik. Başta Erbakan hocamız ve genel başkanımız da partimizin kuruluşundan beri Amerika ile ilgili çok net ifadeleri var. Amerika ile olan ilişkimize bakıldığında hep tek taraflı bir aşk hikayesi gibi. Amerika tarafından pek çok şey bizlere karşı uygulanıyor. Ancak karşılığında bizim herhangi bir yaptırımımız veya sözün ötesine geçen bir uygulamamız olamadığını yıllardan beri görüyoruz. Özellikle son 20 yılda Türkiye'ye baktığımızda hakikaten Amerika'nın bütün politikalarına uygun strateji ortaya koymuş olmasına rağmen Türkiye sürekli olarak bir yaptırımla, adeta bir aşağılanma ile karşı karşıya kalıyor. Bu ilk değil, biliyorsunuz 2003 yılında çuval hadisesi yaşamıştık. Askerlerimiz kafalarına çuval geçirilerek gözaltına alınmıştı. Bunun karşılığında muhalefetin eleştirileri olmuştu. Başbakan Tayyip Bey de 'nota verecekmişiz ne notası müzik notası mı?' diye açıklaması olmuştu." dedi.
ABD'nin Türkiye'ye yaptırım kararına siyasi partilerden tepkiHüseyin Terzi
"Amerika güçten anlıyor, yaptırımlara karşılık üsler kapatılmalı"
Bu ve buna benzer pek çok olayın yaşandığını hatırlatan Terzi, "Suriye'deki meselede karşı karşıya geliniyor. Bizim taleplerimiz oluyor ve hiçbir karşılığı olmuyor. Ancak YPG'ye silah yardımı ile birlikte siyasi desteğin yaşandığını görmüş olduk. Rahip Andrew Brunson meselesi yaşandı. Tayyip Bey'in 'bu fakir bu görevde olduğu sürece bu teröristi teslim etmeyiz' şeklinde açıklamaları olmuştu. Bu söylemlerden bir ay sonra karşılığında hiçbir şey alınmadan Brunson Amerika'ya teslim edildiğini gördük. Daha sonra Cumhurbaşkanına karşı çok ağır hakaretler içeren bir mektup krizi var. Bununla ilgili bir sonuç bir gelişme oldu mu? Gördüğümüz kadarıyla böyle bir şey olmadı. Son olarak S-400 meselesinin sonucu itibari ile nerelere varacağını kestiremiyoruz. Test çalışmalarının yapıldığı söylenirken devreye alınmayacağı söyleniyor. Süreç devam ederken böyle bir yaptırım kararı gelmiş oldu. Bizim buradaki net duruşumuz şudur. Amerika güçten anlayan bir ülke. Bu konu ile ilgili diplomatik girişimler olacaktır elbette. Bu yaşananların hiçbirinde bizim bir suçumuz yok. Dolayısıyla burada yapılacak olan belli. Daha önceden 1974 Kıbrıs çıkarmasından sonra yapıldığı şekliyle bir ambargo olmuştu. Biz Türkiye'deki Amerika üslerini kapatmıştık. Sadece bunun kararı dahi çok etkili olacak bir karar. 1974'te alınan ambargo kararına karşılık üsleri kapatmamız neticesinde 1978 tarihinde Amerika tarafından ambargolar kaldırılmıştı." diye konuştu.
"NATO'nun üyesiyiz ama NATO ile ilgili sürekli yaptırımlar uygulanıyor"
Kıbrıs harekâtı sürecinde ABD'nin şu anda Türkiye'de sahip olduğu gücünün olmamasına rağmen uygulanan ambargoya karşılık verilmesinin etkili olduğunu belirten Terzi, "Böylesi bir Amerika'dan bahsediyoruz. Kaldı ki o yıllarda Türkiye asker gücü, savunma sanayi gücü sınırlıydı. Büyük oranda Amerika desteği vardı. Buna rağmen böyle kararlar alınmıştı. Bugün de bunun için çok sıkıntılı olacağını düşünmüyoruz. Böyle bir kararın alınmasının Türkiye'nin dünyaya çok önemli bir mesajı olacak. Kendisine yapılan saygısızlık ve haksızlıkları en üst perdeden reddettiğini ve buna karşılık gerekli tedbirlerini aldığını bütün dünyaya ilan etmiş olacak. Çok güçlü bir mesaj olacak. Biz NATO'nun üyesiyiz diye konuşuyoruz ama NATO ile ilgili sürekli yaptırımlar uygulanıyor. NATO ile ilgili Afganistan'da bizim barış gücümüz var. Lübnan'da yine aynı şekilde barış gücümüz konuşlanmış durumda. Bunları geri çekebilirsiniz. Oralarda çok önemli çalışmalar yapıyorlar. Oralardan askerlerimiz çekebilirsiniz. Bu yaptırıma karşı elimizde çokça koz var. Ama bunlarla ilgili aynı noktada seyrediyoruz. Bir yaptırım yok ama kahramanlık türküleri ile Amerika'ya, Avrupa Birliğine karşıyız gibi bir algı oluşturuluyor."
"Türkiye ekonomide dışa bağımlılıktan kurtulmalı"
Yaşananların dış politikada Türkiye'nin içler acısı durumunu bir kez daha gözler önüne serdiğini söyleyen Terzi, konuşmasını şu şekilde noktaladı:
Bugüne kadar ki ekonomik çalışmaların politikaların ne kadar yanlış olduğunun bir göstergesidir. Benzer olayları Amerika farklı ülkelerle de yaşıyor ve buralarda da yaptırım gücünü ekonomik baskıyı oluşturmaya çalışıyor. Burada önemli olan sizin ekonomik yapınızın ne kadar sağlam olduğudur. Dış müdahalelere ne kadar açık olduğu veya açık olup olmadığı ile ilgili bir durum. Ne yazık ki bizim dışa bağımlı bir ekonomik yapımız var. Bunu değiştirmek için mevcut iktidar 18 yıldır hiç adım atmadı neredeyse. Üretim odaklı bir ekonomik politika uygulanmadı. Bütçe dönemindeyiz yine açık verilecek. Yine borçlanmamız gerekecek. Mecbur kaldığınız faiz ve borç ödemeleri ile dışa bağımlı hale geliyorsunuz. Haliyle de ekonominiz dışarıdan müdahalelere açık bir hale geliyor. Temelinde bu var ama pek çok faktör de var. Sadece dış politikadaki davranışlarla alakalı da değil aynı zamanda ekonomik programın yanlışlığıyla da alakalı bir durum.ABD'nin Türkiye'ye yaptırım kararına siyasi partilerden tepki
Abdullah Sevim
"Amerika Türkiye'ye değil de neden başka ülkelere bunu yapamıyor"
Alınan karar karşısından her şeyden önce insanlık ve Müslümanlar adına utandığını söyleyen Saadet Partisi Genel İdare Kurulu Üyesi Abdullah Sevim, "Son derece onur kırıcı bir süreç yaşıyoruz. ABD, silahına ve gücüne güvendiğinden dolayı bütün insanlığı kendisinin kulu ve kölesi olarak görüyor ve bu istikamette kararlar almayı kendisine bir hak kabul ediyor. Bu esasen doğaldır. Çünkü batılıların hak anlayışında güç ve kuvvet hak sebebidir. 'Ben güçlüysem her hâlükârda haklıyım' diye düşünürler ve ona göre karar verirler. Böyle bir süreç yaşıyoruz. Burada öncelikle hastalığı tespit etmek lazım. Yani Amerika Türkiye'ye değil de neden başka ülkelere bunu yapamıyor veya başka ülkelere yapabiliyor da Türkiye'ye yapamıyor? Sorunu tespit etmek lazım." dedi.
"Yaptırımlara karşı dik durmakla birlikte gerekli adımlar da atılmalı"
Türkiye'nin güçsüz olduğunu kabul etmek gerektiğini söyleyen Sevim, şunları kaydetti:
"Zamanında atılması gereken adımları atmamışız. Savunma sanayi konusunda gerekenler yapılmamış. Şimdi Türkiye S-400 yerine kendi ürettiği füzeleri kullansaydı Amerika böyle bir karar alabilecek miydi? Doğal olarak alamayacaktı. Problem esasında bizden kaynaklanıyor. Daha doğrusu yeryüzünde Türkiye'nin konumunda olan ülkelerin zaaflarından kaynaklanıyor. Dolayısıyla Amerika'ya kızmak yerine kendimize çeki düzen vermek lazım. Bu konuda tabi ki dik durmak lazım ve boyun eğmemek lazım. Ama sadece dik durmakla bu problemin çözülmeyeceğini bugüne kadar gördük. Ama gerektiğinde bazı adımlar atılabilir mi? Evet, atılabildiğini biz tarihimizden biliyoruz. Nitekim Kıbrıs Barış Harekâtı esnasında veya sonrasın da Amerika'nın ambargosuna karşılık MSP-CHP koalisyonu Türkiye'yi yönetiyordu. Ülkeyi yöneten MSP kanadının ortaya koymuş olduğu dik duruşla İncirlik üssü ve Amerikan üsleri o tarihte kapatılabilmişti. Bir defa kararlı olmak ve korkmamak lazım. Korkuyla bir yere varılmaz. 'Korkunun ecele faydası yok' diye bir atasözümüz var. Bugün bizler gereken adımı atamıyorsak korkudan dolayıdır. Bu korkunun bitirilmesi lazım. Nitekim yine Erbakan Hocamızın Refah Yolu Hükümeti döneminde bu ülkede terörün en büyük silah desteğini sağlayan çekiç gücü biz bu ülkeden kovmuşuz. Problem zihniyet ve görüş meselesidir. Ne zamanki bu milletin kendi görüşü iktidarda iş başında, o zaman Amerikan üsleri de kapatılabiliyor. Çekiç güç de ülkemizden kapı dışarı edilebiliyor. Dolayısıyla Amerika'nın almış olduğu bu karar Türkiye içinde son derece onur kırıcı bir karar. Geçmişte benzer bir uygulama Rahip Brunson vasıtasıyla da yapılmıştı. Türkiye'yi yönetenler ağır hakaretlere maruz bırakılmıştı. Bütün bunlardan ders almazsak, kendi kendimize yeter hale gelmezsek, her konuda dışa bağımlı hale gelmezsek bu süreç defalarca tekrarlanabilir. Bunun tekrarlanmaması için sebepleri ortadan kaldırmak lazım. Önce hastalığı tespit etmek lazım sonrada tedavi etmek gerekir."