Kovancılar Esnaf Odası Başkanı Ahmet Özdoğan, marketler zinciri mağazaların kaynağından ürettikleri hileli malları ucuza satarken ucuzcu, küçük esnafın aynı malı normal fiyata sattığı zaman müşteri karşısında aldatıcı damgası yediğini söyledi.
Uluslararası yol üzerinde kurulu olduğu için Kovancılar ilçesinin sürekli geliştiğini ve bundan dolayı da esnafın çoğaldığını aktaran Özdoğan, son zamanlarda esnafın iş yeri açmaktan ziyade kapatmayla karşı karşıya bulunduğunu belirtti.
Kovancılar Esnaf Odasının 1987 yılında kurulduğunu hatırlatan Özdoğan, odalarına yaklaşık 800, Elâzığ Ticaret İl Sanayi Müdürlüğü'ne bağlı olanlarla beraber toplamda bin civarında kayıtlı esnafın olduğunu kaydetti.
Kovancılar Esnaf Odası Başkanı Ahmet Özdoğan, salgın nedeniyle daralan iş hacminin yanı sıra büyük market zincirlerinin küçük esnafı yutmaya başladığını söyledi.
"Büyük marketler esnafımızı mağdur ediyor"
Zincir marketlerin küçük esnafı bitirme noktasına getirdiği bir dönemde yaşanan salgın süreci nedeniyle iyice eridiklerini dile getiren Özdoğan, "Pandemi nedeniyle halkın evde kalması, yasakların olması küçük esnafı çok kötü etkiledi. Pandemi dolayısıyla kapanan restoranlarımız, kahvehanelerimiz oldu. Bunlar iş yapamadığı zaman, zincirleme şeklinde diğer esnaf da birbirini etkiliyor. Tüketimin olmadığı bir yerde esnaf da yerinde durmuş oluyor." dedi.
Marketler zincirini vampire benzeten Özdoğan, "Bu ulusal marketler binaların altında yer kiralıyorlar. Türkiye genelinde bu marketlerin sayısının 40-50 bin civarında olduğu söyleniyor. Eskiden sahte ürünler merdiven altı dediğimiz yerlerde yapılıyordu, şimdi ise bu işi bunlar yapıyorlar." dedi.
"Büyük marketler hileli ürünü ucuza satarken küçük esnaf kaybediyor"
Özdoğan, henüz fabrika aşamasındayken yapılan hileyi şöyle dile getirdi:
Ulusal marketler hileyi, birebir fabrikanın kendisinden yani ana kaynağından yapıyorlar. Bugün çikolatanın kilosu 50 TL, kakaonun kilosu ise 10 TL'dir. Adamlar kakao ve tatlısını arttırdığı zaman müşteri bunu anlamıyor. Ancak bu bir analiz yapılarak anlaşılabilir. Bugün bizim esnafımız yüzde yetmiş ve yüzde sekseni çikolata olan ürünü müşteriye veriyor, diğeri ise sahte ürünü veriyor ama o ucuzcu oluyor. Bizim esnafımız ise direkt müşteriyi aldatan durumuna düşüyor. Çünkü vatandaş aynı ürünü ulusal marketten 50 kuruşa alırken bakkaldan 75 kuruşa alıyor dolayısıyla 25 kuruş fazla vermiş oluyor. Vatandaş da 'Ben niye 25 kuruş mu fazla vereyim?' diye düşünüyor haklı olarak.
"Hükümet ürünlerde kullanılan maddelerin oranlarının ambalaj üzerinde yazılmasını zorunlu hale getirmeli"
Özdoğan, hükümetin, her bir ürünün içindeki maddelerin ve bu maddelerin miktarlarının ambalaj üzerinde yazılmasını zorunlu hale getirmesi gerektiğini söyledi.
Özdoğan, "Bunları belirtildiği zaman kimin dürüst olduğu, kimin vatandaşı dolandırdığı ortaya çıkar. Ulusal marketler vatandaşı mağdur ediyor ve haksız kazanç sağlıyor. Bu ulusal marketlerin ilçemize kira geliri ve 2-3 asgari ücretli işçi çalıştırma dışında başka getirisi yoktur." dedi.
"Küçük esnaf bugün sattığı ürünü rafa dolduramıyor"
Son zamanlarda yaşanan zamların esnaftan kaynaklanmadığını, büyük marketlerin arkasında duranların ürünler üzerinde oynadıkları ve fahiş fiyatla malları sattıklarını belirten Özdoğan şunları dile getirdi:
"Hiçbir esnaf hiçbir zaman kafasına göre zam yapmaz. Neden yapamaz? Çünkü esnaf bir ürünü aldığı zaman en uygun şekilde bir an önce satayım düşüncesiyle alır. Rafa koymak için mal almaz. Hangi ürünü 5 esnaf bir araya gelerek 'Şu fiyattan alıp şu fiyata satalım' deyip anlaşabilir ki? Bu mümkün değildir. Bugün özellikle ürünlerdeki fiyat artışlarını ulusal market dediğimiz yapıların arka planındaki baronlar belirlemektedirler. Zaten küçük esnafı kirayla, rafla, reklamla vuruyorlar. Küçük esnaf bugün sattığı ürünü rafa dolduramıyor. Geçenlerde çıkan bir haberde çok ilginç bir durumla karşılaştım. 4 büyük ulusal marketteki yumurta fiyatı 22,90 TL… Birinde niye 23, diğerinde 21 değil de her dördünde de aynı fiyat? Asıl anlaşan bunlardır." diye konuştu.
"Önce Elâzığ depremi ardından salgın küçük esnafı çok zor durumda bıraktı"
100 civarında esnafın iş yerini kapatmak için dosyasını kendilerine ulaştırdıklarını ancak faizsiz verilen kredileri ödeyemedikleri için işletmelerini dahi kapatamadıklarını belirten Özdoğan, "Bugün benim önümde 100'e yakın esnafın dosyası vardır. Kredilerden dolayı iş yerlerini kapatamıyorlar. Peki neden işyerini kapatamıyor? Malum Elâzığ'da bir deprem oldu. Devlet bir kredi verdi ve biz de bu krediyle 3-5 ay önümüzü görür, bu arada çalışıp 2021'de borcumuzu ödemeye başlarız diye düşünmüştük. Bir ay geçmeden pandemi geldi. Pandemiden sonra ise kapatmalar geldi, yasaklar geldi. Kahvehaneler, lokantalar ve halı sahalar kapandı. Bunlar ciddi para getiren sektörlerdir. Bunlar kapanınca 2020'de para kazanmayı bırakın esnaf 2021'e borçla girdi. Esnaf iş yerini kapatmak istiyor. Fakat faizsiz olarak almış olduğu krediyi banka 'Öde öyle kapat' diyor. Esnafın ödeme şansı da yok. Bu sefer esnaflığı devam ediyor. Daha da borç batağına giriyor. Bugün kira borcu devam ediyor, BAĞ-KUR borcu devam ediyor, maliye borçları devam ediyor." diyerek esnafın içinde bulunduğu handikapları anlattı.
"Deprem sonrası Elazığlı esnafa hibe yerine kredi verdiler"
Özdoğan son olarak şöyle konuştu:
"Burada kırgınlığımı da belirtmek istiyorum. Giresun'da bir deprem yaşandı. Hükümetimiz oradaki esnafa 50 bin TL hibe verdi. Ben buradan soruyorum, 'Elazığlıların günahı neydi?' Kovancılar esnafının suçu neydi? Bize zaten hibe verilmedi, en azından bu borcun bir-bir buçuk sene ertelenmesini istiyoruz. Bu yasaklar kalktığı zaman biraz iş yaptığı zaman esnaf borcunu ödeyecektir. Kim borçlu kalmak ister ki? Cumhurbaşkanımızdan isteğimiz; bu esnafımıza gidilsin, esnaf doğru mu konuşuyor, yalan mı konuşuyor, bir mağduriyeti var mı, yok mu bir bakılsın." dedi.