KAPAT

Evlerde beslenen kuşlar alerjik reaksiyona neden olabilir

Uzmanlar, evde beslenen kuşlardan alerjik olarak etkilenmemek için tavsiyelerde bulunuyor.

Köpekler ve kedilerin yanı sıra, kuşlar da sıkça evcil hayvan olarak tercih edilen önemli bir grubu oluşturuyor. Evlerde beslenilen kuş türleri de alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor.

Alerji ve Astım Derneği Başkan Yardımcısı ve Yetişkin Alerji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kürşat Epöztürk kuş alerjileri hakkında bilgilendirmede bulundu.

Kedi ve köpek alerjilerinde olduğu gibi, evde kuş besleyen ve alerji eğilimi olan insanlarda da kuş alerjenlerine duyarlılık olabileceğini belirten Epöztürk, bunun sonucunda alerjik konjunktivit, alerjik rinit ve alerjik astım yakınmalarının oluşabileceğini ifade etti.

Alerjilerin en büyük nedeni kuş tüyü

Epöztürk, "Yani özellikle hayvan yakındayken veya kafesini temizlerken gözlerde yaşarma, kaşıntı ve kızarıklık; burunda kaşıntı, hapşırık, akıntı ve tıkanıklık; nefes darlığı, hırıltı, öksürük, göğüste sıkışma hissi gibi şikâyetler olur. Bu tarz alerjik belirtileri olan hastalara uygulanacak alerji testi paneli evde beslenen hayvanı da içerecek şekilde hazırlanmalıdır. Yapılan bir çalışmada alerjik belirtileri olan ve evde kanarya veya muhabbet kuşu besleyen hastaların beşte birinde bu kuşların tüylerine karşı duyarlılığı olduğu tespit edilmiştir. Meslekleri gereği bu kuşlarla daha yoğun olarak teması olan kişilerde bu oranın daha sık olacağı tahmin edilebilir. Örneğin hayvanat bahçesinde kuşlarla ilgilenen çalışanların beşte ikisinin kuş alerjenlerine duyarlı olduğu ve bunların yarısında alerjik belirtilerin de ortaya çıkmış olduğu saptanmıştır." dedi.

Kuş tüyü alerjisi olanlarda gelişen alerjik hastalıklardaki temel yaklaşımın, diğer evcil hayvan alerjilerinde olduğu gibi sorumlu hayvanın ve kafesinin hastadan uzaklaştırılması olduğunu kaydeden Epöztürk, hayvanın gönderilmesi henüz mümkün değilse alınabilecek bazı ikincil derecede önlemleri şöyle sıraladı:

Kuş ve kafesi hastanın yattığı odaya sokulmamalıdır.

Kuşa elledikten sonra eller iyice yıkanmadan göze, buruna, ağza, yüze götürülmemelidir.

Kuşun olduğu odada düzenli temizlik yapılmalıdır.

HEPA filtreli elektrikli süpürge kullanılmalıdır.

Kuş kafesi düzenli olarak (hasta dışındaki biri tarafından) temizlenmelidir.

Oluşan belirtilerin tipine ve yoğunluğuna göre göz damlaları, burun spreyleri, antihistamin denen alerji ilaçları ve astım ilaçları kullanılır.

Kuşla ilişkili alerjiler nelerdir?

Kuş besleyen insanlarda alerjik nezle ve alerjik astım gibi hastalıkları tetikleyen bir başka etken de "akar alerjileri" olabileceğini söyleyen Epöztürk, "Ev tozu akarları tüylü hayvanların deri artıklarından da beslendiğinden kedi, köpek, kuş beslenen evlerde sayılarının daha yüksek olması beklenebilir. Ayrıca kuşların tüylerinde farklı akar türleri de bulunabilir. Bu akarların hem ev tozu akarlarınınkine benzer hem de kendilerine özgü alerjenler üretebildiği gösterilmiştir." ifadelerini kullandı.

Kuşla ilişkili bir başka alerjik durumun ise kuş yeminden kaynaklanabileceğini işaret eden Epöztürk, beslediği muhabbet kuşunun kafesini temizlerken astım atağı geçiren bir hastanın kuşa değil yem olarak kullandığı tahıla alerjisi olduğunun saptandığını aktardı.

Kuş-yumurta sendromu nedir?

Epöztürk, "Benzer protein yapısında olan alerjenlere çapraz duyarlılıklar olabilir. Bu durumun bir örneği de kuş-yumurta sendromu olarak adlandırılan tablodur; bu durum, kuşlarda ve yumurta sarısında bulunan bir alerjenin ortaklığından kaynaklanır. Yetişkinlik döneminde evde beslenen kuşa karşı solunum yoluyla gelişen duyarlılık bu çapraz tabloya neden olur. Çiğ veya sarısı az pişmiş yumurtayı yemek bu durumdaki hastalarda ciddi alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Sorumlu olan alerjen ısıya dayanıksız olduğu için iyi pişmiş yumurta genellikle sorunsuz tüketilir. Pişmiş tavuk eti de genellikle reaksiyona neden olmaz veya ağız içinde hafif yakınmalara sebep olur ama çiğ tavuk etine dokunmak deride kaşıntı ve kızarıklık oluşturabilir." diye belirtti.

Hipersensitivite pnömonisi

Bir çeşit alerjik aşırı duyarlanma sonucu, akciğerlerde pnömoniye (zatürre) benzeyen ama mikrobik olmayan bir tablo oluşabileceğini belirten Epöztürk, "Etkilenen kişide ateş, öksürük, nefes darlığı, halsizlik gibi belirtiler görülür. Özellikle canlı kökenli maddelerle yoğun bir şekilde uğraşan çiftçiler, mantar toplayıcıları, kürkçüler, ipek böceği üreticileri, ağaç işçileri, tütün işçileri gibi meslek gruplarında daha sık görülen bu tablo başta güvercin olmak üzere kuş yetiştiricilerinde de görülebilmektedir." değerlendirmesinde bulundu.

Epöztürk, "Hastalık kendini akut (ani başlangıçlı) veya kronik (müzmin) şekilde gösterebilir. Akut formu duyarlı kişi hastalığa neden olan maddeye aralıklı ve yoğun şekilde maruz kaldığında oluşur. Belirtiler maruziyetten sonra birkaç saat içinde ortaya çıkar. Hasta etkilendiği ortamdan uzaklaştığında bir gün içinde kendiliğinden iyileşir. Kronik formunda kişi hastalığa neden olan maddeye düşük dozda ama sürekli maruz kalmıştır. Geri dönüşsüz akciğer hasarı oluşur ve sebep olan etkenden uzaklaşmak hastalığı düzeltmeye yetmez. Subakut denen ara bir form da bulunur; düşük dozlarda maruziyet ile belirtiler sinsi şekilde ilerler ve ortamdan uzaklaşınca tablo düzelir." ifadelerine yer verdi.

Malatya’da yapımı süren 300 yataklı devlet hastanesi 2022’de hizmete girecek
Doç. Dr. Araç: Sıvı ihtiyacının yeterince karşılanmaması böbreklerin iflasına neden olabilir
Prof. Dr. Vural: Aşıya karşı tereddüdün nedeni bilgi kirliliği
Ayak sağlığına özen gösterenler yemeni ayakkabıları tercih ediyor
Uygulanan Coronavirus aşı sayısı 36 milyonu geçti