Siyer ve sahabeler üzerine araştırmalar yapan Elazığlı Yazar Ali Haydar Zuğurlu, 8'inci kitabı olan "Hazreti Ömer ve Adalet" adlı kitabında, adaletiyle ön plana çıkan Hazreti Ömer'i konu edinmesinin gerekçelerini anlattı.
Kitabı hakkında bilgiler veren Zuğurlu, "Bu çalışma; gönüllü olarak 'Bir Sahabe, Bir Kavram' düşüncesiyle oluşturduğum programlı çalışmanın devamıdır. Müslüman olarak İslam'ın, siyerin ve sahabe hayatının daha iyi anlaşılıp yaşanması için bir gayretin içindeyiz.
Hazreti Ömer (Radiyallahu Anh) bizi onurlandırıp ferahlatan Hazreti Peygamber'in yetiştirdiği en önemli şahsiyetlerden biridir. Hem onu tanımak hem de onunla özdeşsen 'adalet' kavramını farklı bir bakış açısıyla yeniden değerlendirmek istedik." ifadelerini kullandı.
Kitaplarının sade, anlaşılır, akıcı ve kolay okunabilir formatta olduğunu kaydeden Zuğurlu, genel olarak kişisel kazanım, bilgi ve bilinç sağlama amaçlı olduğunun altını çizdi.
Okuyucu kitlesi hakkında da bilgiler veren Zuğurlu, "Her yaşta ve farklı eğitim kariyerinden genel okuyucu kitlemiz vardır. Ancak gençler bize moral ve umut vermektedir. Özellikle lise ve üniversite gençlerinden olumlu dönüşler alıyoruz. Sahabe hayatını merak eden veya kişisel olarak kendini geliştirmek isteyen bir okuyucu kesimimiz var." dedi.
"Adalet için gerek ulusal gerekse uluslararası hiçbir sistem adil olmamıştır"
Zuğurlu, adalet kavramı ile günümüzün adalet anlayışını kıyaslarken şu ifadeleri kullandı:
Adalet, yeryüzünün en güzel, en ferahlatıcı ve en ikna edici kelimelerinden biridir. Tarihte, adaletle ilgili birçok çalışma yapılmış; kanunlar yazılmış, mekânlar tasarlanmış, özel kişiler görevlendirilmiştir; halen de devam etmektedir. Bazı insanların birtakım gerekçelerle yaptığı bu çalışmalar, sevinçle halka sunulması, bayramlarla kutlanılması ve çok sıkı uygulanması hatta bazılarının kutsallaştırılmasına rağmen yine de adalet yerini bulmamıştır. Ödüller adil verilmemiş, cezalar caydırıcı olmamış, yürekler ferahlamamış, huzur ve güven sağlanamamıştır. Tasarlanan şaşaalı adalet sarayları, zulüm zindanlarına; özel yetiştirilen kişiler ise bazen maskara, bazen figüran bazen de cellada dönüşmüştür. Sonuç, 21'inci asırda da adaletsiz bir dünya!..Ulus veya ulusların evrensel olarak yaptıkları kanunlarla adaletin sağlanamadığı; hatta daha fazla zulüm ve adaletsizlik meydana getirdiği aşikârdır. Neticede adalet için gerek ulus gerekse uluslararası oluşturulan hiçbir sistem adil olmamıştır.
"Adaleti adalet yapan sadece Kur'an ve sünnet terazisidir"
Adalet kavramının gerçek manada İslam ile anlaşılabileceğine vurgu yapan Zuğurlu, "Adil bir dünya için, kişilerin, ulusların üstünde bir sistemin, ilahî bir emrin/tevhidin belirleyici olması gerekmektedir. Bundan dolayıdır ki kutsal kabul edilen metinlerin hepsinde gerek bireysel gerekse toplumsal adalete ve adil olmaya ilişkin bölümler ve emirler vardır. İnsanlar ne zaman ki bu ilahî öğretilere uymuş, emirleri yerine getirmişlerse adil olmuş ve adaleti hâkim kılmışlardır.
Son din İslam'ın, kendine özgü, gerçekçi ve dengeli bir adaleti vardır. Kaynağı Kur'an ve sünnet olan bu adalet, evrenseldir, zaman ve mekânlar üstüdür. Bu adaletin yargısı ve hükmü, insanlara göre değişmez; aksine insanlar, bu hükme göre değişir.
Adaleti, adalet yapan; ne devlet, ne başkan, ne ordu, ne mahkeme salonu, ne kadı, ne savcı, ne hâkim, ne de güç, silah ve savaştır. Adaleti adil yapan, sadece Kur'an ve sünnet hükmüdür, terazisidir. Ömer'i de Hazreti Ömer yapan; ne mal, ne makam, ne aile, ne de halifeliktir. Hazreti Ömer'i Faruk yapan, İslam'ın ruhudur." diye belirtti.
"Allah'ın emirleri 'Sadece Peygamber yaşasın' diye gelmedi"
Yıllardır sahabe hayatı üzerine yazılar kaleme aldığını belirten Zuğurlu, bunun nedenini şöyle açıkladı:
İslam, siyer ve sahabe hayatı bir bütünün hayata yansımasıdır. Allah'ın kitabı Kur'an-ı Kerim'i anlayıp yaşamak için 'Siyer'i bilmek gerekiyor. 'Siyer'i yani Hazreti Peygamber'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem) hayatını ve mücadelesini de 'sahabe hayatı' ile değerlendirmek gerekiyor. Yüce Allah'ın emirleri, 'Sadece Peygamber yaşasın' diye gelmedi. Burada çok önemli bir durum daha var, Kur'an toplu olarak gönderilmedi. Zamana, olaylara, şahıslara hitap ederek yıllar içinde gönderildi. Sahabe ile ilgili veya o dönem insanlarıyla ilgili yüzlerce ayet vardır. Kur'ân-ı Kerîm'in 'İnsanlık için ortaya çıkarılmış en hayırlı ümmet' (3/Âl-i İmrân 110) diye tanıttığı sahabeler, ümmet içinde en değerli ve faziletli nesildir. Bunları tanımadan İslamî bir kişiliğin oluşması gerçekten de zordur. Bugün Müslüman kişilikte bir eksiklik varsa bunun önemli sebeplerinden biri; örnek, model, öncü veya rehber olan sahabe neslini tanımamaktan kaynaklıdır.
Son çalışmaları hakkında da bilgiler veren Zuğurlu, "Heyecanla üzerinde çalıştığım bir kitap var. Büyük bir mutluluk ve huzur veriyor bana. Bazen yorgunluğa ve uykusuzluğa aldırış etmeden sabahlıyorum. 'Hazreti Fatıma ve Hazreti Ali İkliminde Aile Olmak" kitabımız inşallah 2021 yılında yayınlanacak." ifadelerini kullandı.