KAPAT

Mardin STK Platformu’ndan Çin zulmüne tepki ve boykot çağrısı

Mardin Sivil Toplum Kuruluşları Platformu, “Şaka Değil Soykırım!” sloganıyla basın açıklaması düzenledi. Açıklamada, Çin’in hukuksuz uygulamalarına son verinceye kadar mallarının boykot edilmesi yönünde çağrıda bulunuldu.

70 yıldır komünist Çin zulmü altında inleyen Doğu Türkistan'da acı dinmiyor. Ailelerin parçalandığı, milyonlarca insanın toplama kamplarında ve cezaevlerinde tutulduğu, İslam'ı hatırlatan her türlü ibadet ve sembolün yasak olduğu Doğu Türkistan’daki zulme bir tepki de Mardin’den geldi.

Mardin'de hizmet veren 54 dernek, vakıf, oda ve sendikanın oluşturduğu STK Platformu, 1 Nisan 2017 tarihinden itibaren Çin yönetiminin Doğu Türkistan’da başlattığı sistematik gözaltıların dördüncü yıldönümü münasebetiyle "Şaka Değil Soykırım!" başlığıyla düzenlediği basın açıklamasında, Çin'in toplama kamplarını kapatma çağrısı yaptı.

MÜSİAD Mardin Şubesi binasında yapılan basın açıklaması metnini platform adına İzzeddin Ceylan okudu.

Ceylan, “İstanbul’da Çin Konsolosluğu önünde on yaşlarında küçük bir kız çocuğu gözyaşları içerisinde şöyle haykırıyor: ‘Sizin çocuklarınız yok mu? 4 yıldır babamı ve kardeşlerimi görmüyorum!’ Oyun çağında bir çocuğun yaşadığı travmayı hiçbirimiz tarif edemeyiz. İşin aslı son dokuz yıldır Doğu Türkistan tam bir cinnet halini yaşıyor.” diye konuştu.

Ceylan, sözlerine şöyle devam etti:

“Dünya tarihinde bir milletin topyekûn gözaltına alındığı, kadın erkek, genç yaşlı toplama kampları, çocuk kampları ve hapishanelere doldurulduğu, kalanların da ‘aile olmak’ projesi adı altında evlerde Çinli gardiyanların insafına terk edildiği, insanların sokaklarda dahi yüz tanıma sistemleriyle adım adım izlendiği başkaca bir dönem var mı bilemiyoruz. Fakat bildiğimiz 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana kitlesel olarak en büyük özgürlükten men etme operasyonunun Doğu Türkistan’da yürütülmekte olduğu! Bir çadıra ya da pusulaya sahip olmak, mutfağında birden fazla bıçağı olmak, pasaportu olmak, başörtüsü takmak, camiye gitmek, oruç tutmak, okulda ve resmi dairelerde ana dili kullanmak bile bir kişinin toplama kamplarına alınması için yeterli sebep olarak görülmektedir.”

Çin’in genel hukuk ilkesi olarak bilinen masumiyet karinesini hiçe sayan “suçu önceden önleme prensibi” ile herhangi bir suçu bulunmayan ve mahkeme edilmeyen milyonlarca insanın “ayrımcılık, aşırılık ve terör” suçlamalarıyla toplama kamplarına doldurulduğunu aktaran Ceylan, “Burada kalabalık hücrelerde sırt üstü yatabilecek kadar bir yer bile bulamayan insanlar yoğun beyin yıkama faaliyetlerine ve işkencelere maruz kalıyorlar.” ifadelerini kullandı.

Doğu Türkistan’daki toplama kamplarının kayıtsız şartsız bir an evvel kapatılması yönünde çağrıda bulunan Ceylan, Çin’in bölgede uyguladığını tüm hak ihlallerine derhal son verilmesi gerektiğini söyledi.

Ceylan, “BM, Çin’in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kampları vahşetini derhâl durduracak sahici adımlar atmalıdır. İslam İşbirliği Teşkilatı ya İslam ülkelerini bu zulme karşı mobilize etmeli ya da kendini lağvetmelidir. Zira İİT’nin mevcut tutumu Çin’i daha da cesaretlendirmektedir. Türkiye bu zulmün bitirilmesi için öncü olmalıdır. Çin bu zulmü sonlandırıncaya kadar tüm dünya halkları Çin mallarını boykot etmelidir.” diye konuştu.

Şehid Hasan'ın babası Mehmet Gökgüz: Azmettiriciler de yargılanmalı
Mısır'daki idam kararları​ Şanlıurfa'da protesto edildi
Mevsimlik tarım işçileri insanca bir yaşam istiyor
​PKK'nin Mersin'de katlettiği muhterem bir alim: Molla Fehim Yönden
​Mısır’daki idam kararları Mardin’de protesto edildi