KAPAT

“Kamuda Başörtüsü Serbestisi” Anayasal güvence altına alınmalıdır

CHP'li Fikri Sağlar'ın başörtülü hâkimlere yönelik sarf ettiği sözlere tepki gösteren hukukçular ve STK yetkilileri, CHP ve uzantılarının bu cesareti başörtüsü serbestisinin anayasal güvence altına alınmamasından aldıklarını belirttiler.

Eski Kültür Bakanlığı ile Denizcilikten Sorumlu Devlet Bakanlığı görevlerini üstlenen ve hâlen CHP Parti Meclisi Üyesi olan Fikri Sağlar, katıldığı özel bir televizyon programında başörtülü hakimler üzerinden başörtülülere yönelik nefret söyleminde bulundu.

Sağlar’ın, “Ben yargılandığım zaman, türbanlı bir hâkimin karşısına gittiğimde benimle ilgili haklarımı koruyacağı ve adaleti yerine getirebileceği konusunda kuşkum var” sözlerine tepki gösteren Avukat Hüseyin Kurşun ve Mil-Diyanet Sen Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tahiroğlu, hükümete başörtüsü serbestisinin anayasal güvence altına alması çağrısında bulundu.

Başörtüsünün anayasal güvence altına alınmamış olmasının CHP ve başörtüsü düşmanlığı yapan tüm bu çevrelere cesaret verdiğine dikkat çeken Avukat Hüseyin Kurşun, son zamanlarda CHP’nin ve belli çevrelerin başörtüsünü tekrar yasaklamanın temellerini oluşturmaya çalıştıklarına dikkat çekti.

Kurşun, Türkiye’de özellikle 28 Şubat sürecinde başörtülü kadınların ve öğrencilerin yıllarca CHP'nin bu ayrımcı ve ötekileştirici düşünce yapısından dolayı eğitim ve kamuda çalışma hakkı başta olmak üzere birçok haktan mahrum kaldığını hatırlattı.

28 Şubat sürecinde başörtülülere yaşatılan zulmü hatırlatan Kurşun, CHP ve Fikri Sağlar’ın başörtüsü düşmanlığının yeni olmadığını vurguladı.

CHP zihniyetinin Kemalizm’i temel referans alan bir zihniyet olduğunu ifade eden Kurşun, “Kemalizm, devlet zoruyla toplumu kamusal bir kafesin içerisine yerleştiren, o kafesin içerisinde toplumsal kozmoloji inşa eden, kendi bölme ve ayırma sistemini oluşturarak toplumu kategorize eden ve kendi düşüncesi dışında kendi kamusalları dışındaki bütün kamusallıkları reddeden faşist bir anlayıştır. Esasında Kemalizm’e bir ideoloji de diyemeyiz. Çünkü Kemalizm, bildiğimiz üzere tamamen batı taklitçiliği üzerine kurulu ‘taklitçi modernleşme’ dediğimiz bir anlayışın ürünüdür. Maalesef halen bunların kalıntıları var. Bunlardan bir tanesi de Fikri Sağlar’dır. Fikri Sağlar, bu ülkede 49, 50 ve 52’nci hükümetlerde Kültür Bakanlığı yapmış biridir. Fikri Sağlar, herhalde kültürün, sembolün ritüelin ne olduğunu bilmeyecek biri değildir. Hayatımızın her alanında semboller var. Ben, Fikri Sağlar ile iletişim kurarken onun sosyal ve demokrat biri olup olmamasını dikkate alarak iletişim kuruyorum. Dolayısıyla semboller aynı zamanda iletişim kurma araçlarıdır.” dedi.

“CHP yıllardır bilerek 'türban' ve 'başörtüsü' ayrımı yapmaktadır”

Fikri Sağlar’ın başörtüsü ve türban ayrımı yapmasının yeni olmadığına dikkat çeken Kurşun, CHP’nin bu ayrımı sürekli yaptığını belirterek, “Zaten bildiğimiz üzere bu ayrım 20-30 yıldan beridir CHP’nin yapmış olduğu bir ayrımdır. Aslında burada başörtüsü takanları da aşağılamaktadırlar. Fakat İslamcı düşüncenin Türkiye’de gelişmesi ile bir de özellikle 1960’lı yıllardan itibaren başörtüsünden biraz daha farklı yani saçlarını tamamen kapatan ‘sıkmabaş’ dediğimiz yine başörtüsü olan bir giyim tarzı gelişmeye başladı. Bu giyim tarzında olan kişilerin İslamcı partilere oy vermesinden hareketle başörtülüler ile aralarındaki mesafeyi açmamak adına türban ayrımı getirdiler. Başörtülüleri ikiye ayırdılar. Bir başörtüsü takan bir de türban takanlar olarak ikiye ayırdılar. Türban takma eylemlerini siyasi bir eylem ve siyasi bir sembol olarak lanse etmeye çalıştılar. Bir kadın, ‘dini inancından dolayı başını örtüyorsa o türbandır ama eğer başını geleneksel olarak örtüyorsa bu başörtüsüdür’ şeklinde lanse ettiler. Dolayısıyla bir kavram ürettiler. Yeni bir sözcük ürettiler. Sözcükler üzerinden iktidar kurmaya çalıştılar. ‘Başörtüsünü kabul ediyoruz ama türban siyasi bir mesaj içermektedir.’ dediler. Fikri Sağlar, ‘Türban şeriat isteyenlerin üniformasıdır.’ şeklinde ifade ediyor. Bu ifade çok dışlayıcı, kutuplaştırıcı bir ifadedir.” dedi.

“Başörtüsü anayasal güvence altına alınmalıdır”

Türkiye'nin uzun yıllardır bu zihniyetle mücadele ettiğini belirten Kurşun, “Başörtüsünün anayasal güvence altına alınmamış olması, halen yasada boşluk bırakılmış olması, başörtüsünün hükümetin bir tasarrufu olarak görülmüş olması da eleştirilebilir. Çünkü ileride başörtüsünü türban olarak gören, bu şekilde ayrım yapan bir siyasi oluşum iktidara geldiğinde yine 28 Şubat ve öncesi dönemdeki hadiseler ile karşılaşmamız muhtemeldir. Bundan dolayı hükümetin acele bir şekilde başörtüsüne yasal bir statü vermesi, yasal olarak meşrulaştırması gerekmektedir. Başörtüsünün sadece bir inanç olarak değil, bir giyim özgürlüğü bağlamında da ele alınarak tekrar bir yasal statüye kavuşturulması gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde konuştu.

“CHP zihniyeti hiç değişmedi”

Mil-Diyanet Sen Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Tahiroğlu da camileri ahıra çeviren, ezanı yıllarca Türkçe okutan, âlimleri idam eden ve başörtüsünü yasaklayan CHP’nin hiç değişmediğini ifade etti.

CHP’nin ve CHP’lilerin her fırsatta İslam ile değerlerini hedef aldıklarını ifade eden Tahiroğlu, “Bu zihniyet cumhuriyet döneminde de 28 Şubat dönemlerinde de devam ediyordu. Fikri Sağlarda 28 Şubat'ta zaten bu inanmış kimselere zulmedenlerdendi. Fikri Sağlar’ı çok iyi tanıyoruz. Kendi iktidarları dönemlerinde, milletvekili ve bakanlık yaptığı dönemlerde başörtülülere, imam hatiplere ve Kur'an kurslarına çok çektirdi. Fikri Sağlar’ın bu açıklaması aslında beni çok yanıltmadı. Çünkü zihniyet, fikir, düşünce, yobazlık, irticacılık aynı ve aslında ‘yobaz ve irticacı olarak’ diye lanse ettikleri kişilerin şu anda neler yaptıklarını çok iyi görüyorlar.” diye konuştu.

“Hani eşitlik, özgürlük vardı?”

Fikri Sağlar’a tepki gösteren Tahiroğlu, “Fikri Sağlar kendisine gelsin. Yıllardır bu parlamentoda görev almış biridir. Fikri Sağlar, kendini medeni görüyor. Medeniliğin gerekliliği bu mudur? Hani eşitlik, özgürlük vardı? Hani Anayasa'da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkes özgürdü? Fikri Sağlar’a ne oluyor? Neden başörtülü hakim ve avukattan rahatsızlık duyuyor. Doğrusu ben kendisini yadırgadım, kınadım ama çok da görmedim, sonuçta CHP zihniyetidir.” dedi.

“Hükümet, 'Kamuda Başörtüsü Serbestisi'ni yasal güvence altına almalıdır”

Başörtüsü serbestliğinin yönetmelik yerine Anayasa ile güvence altına alınması gerektiğini ifade eden Tahiroğlu, şunları söyledi:

“Mevcut hükümet bugün var, yarın yoktur. Zaten 28 Şubat zihniyetine sahip olanlar şu anda diş biliyorlar. Yarın sizin 15-18 senede yapamadığınız veya zor yaptıklarınızı 3 ay içerisinde yaparlar. 3 ay içerisinde bize kan kustururlar. Bu köhnemiş zihniyet ülkeyi tekrar eski haline getirir. Hükümetin de geleceği, gelecek nesilleri, gelecek Türkiye’sini ve gelecek milletimizi düşünmesi lazım. Bunun içinde kanunlarını sağlam temeller üzerinde kurması gerekiyor.”

Şehid Hasan'ın babası Mehmet Gökgüz: Azmettiriciler de yargılanmalı
Mısır'daki idam kararları​ Şanlıurfa'da protesto edildi
Mevsimlik tarım işçileri insanca bir yaşam istiyor
​PKK'nin Mersin'de katlettiği muhterem bir alim: Molla Fehim Yönden
​Mısır’daki idam kararları Mardin’de protesto edildi