Avukat Mehmet Karadağ, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıkladığı "yeni anayasa" çalışmaları hakkında İLKHA'ya değerlendirmelerde bulundu.
Karadağ, yeni anayasada; herhangi bir ideolojik ve milliyetçilik dayatmasının olmaması, din hürriyeti ve kılık kıyafet özgürlüğünün kalıcı olması gerektiğini söyledi.
Karadağ ayrıca, yeni yapılacak bir anayasanın siyasi hesaplar için yapılmamasını ve Meclis'te bulunmayan partilerle birlikte STK'ların da görüşlerinin alınması gerektiğini belirtti.
Günümüz anayasasının darbe ürünü anayasa olduğunu hatırlatan Karadağ, "Şu ana kadar Türkiye Cumhuriyeti döneminde; 1921, 1924, 1961 ve 1982 anayasaları yapıldı. Günümüzde 1982 Anayasası yürürlükte. Bu anayasaların genel itibarıyla bir değerlendirmeye aldığımızda öncelikle 1960 darbesi sonrası yapılan 61 Anayasası, 12 Eylül 1980 darbesi sonrası 82 anayasaları darbe ürünü anayasalardır." ifadelerini kullandı.
1921 Anayasası hariç 1924 Anayasasının da tek parti döneminde hazırlanmış anayasa olduğunu dile getiren Karadağ, 24, 61 ve 82 anayasalarının darbe anayasası kategorisinde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.
"İnsanlara belli ideolojileri dayatıp onları bir kalıba sokmaya çalışılmamalı"
Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki tüm anayasalarda olduğu gibi günümüz anayasasının da ortak özelliklerinden birinin ideolojik bir temele dayanan anayasalar olduklarını söyleyen Karadağ, şunları söyledi:
Bu anayasalarda ideolojik dayatmalar yer alıyor. Toplumu da bu ideolojilere göre bir kaba koyma çabasının olduğunu görüyoruz. Şu anda toplumun içinde bulunduğu bazı olumsuz durumların, insan hakları ile ilgili ihlallerin ve toplumdaki kutuplaşmış yapının temel sebebi de darbe ürünü olan anayasalardaki ideolojik temel ve yaklaşım ile vatandaşları bu ideolojik kalıplar içerisine sokma çabasıdır.
Toplumda aşırı bir kutuplaşma ve kamplaşmanın olduğuna vurgun yapan Karadağ, "Toplumun değişik kesimleri neredeyse fiiliyata dökülecek kadar bazı noktalarda ve alanlarda bir kamplaşmaya girmiş. Bu durum toplum için iyi bir gelecek vaat etmiyor ve toplum için olumsuz sonuçlara sebep oluyor. İnsanlara belli ideolojileri dayatıp bir kalıba sokmaya çalışıldığı zaman bu olumsuz durumlar söz konusu oluyor." dedi.
"Yeni bir anayasada ırkçılık vurgusu ve buna dayalı bakış açısı kesinlikle olmamalı"
Türkiye Cumhuriyeti dönemindeki tüm anayasalardaki temel çarpıklıklardan birinin de ırkçılık söylemi ve vurgusu olduğuna dikkati çeken Karadağ, bu durumun günümüzde kullanılan 1982 Anayasasında zirve yaptığını ifade etti.
Karadağ, "Şu anki anayasada, 'Türk' milletinin varlığı dışında bir milletin varlığı kabul edilmiyor, Türkçe dışında bir dilin varlığı da kabul edilmiyor. Hatta bu anayasada vatandaşlık tanımı bile çok sakıncalı ve çarpık bir tanımdır. Vatandaşların hepsi 'Türk' kabul ediliyor, bunun dışında bir millette kabul edilmiyor. Tabii ki bu günümüz dünyasında ve anlayışında kabul görecek bir zihniyet değil." diye belirtti.
Yapılacak olan yeni bir anayasada milliyetçilik vurgusunun yer almaması gerektiğini söyleyen Karadağ, "Şu anda yapılacak yeni bir anayasada veya bunun için yapılacak çalışmalarda öncelikle ırkçılık vurgusunun ve buna dayalı bakış açısının kesinlikle olmaması gerekiyor. Yani Türkiye'de sadece Türkler yaşamıyor, başka ırklardan ve milletlerden olan insanlar da var. Bu ırkçılık vurgusu giderilmezse, yapılacak anayasanın pek derde deva olacağını zannetmiyorum." ifadelerini kullandı.
"Dini yaşayış ve kıyafet özgürlüğünün anayasal güvence altına alınması gerekiyor"
24, 61 ve 82 anayasalarında yer alıp sakıncalı durum teşkil eden dayatmacı laiklik anlayışının sonucunda inanç özgürlüğü, insanların dini yaşantısı ile ilgili kısıtlamalar ve baskılar gibi çok acı örnekler ve sonuçlarını gördüklerini söyleyen Karadağ, yeni yapılacak anayasada bu durumun da göz önünde bulundurulması gerektiğinin altını çizerek şu ifadeleri kullandı:
Artık insanları; inançlarından, kılık kıyafetlerinden, dini tercihlerinden ve ibadetlerinden dolayı baskı altında tutan bir anlayıştan vazgeçilmesi gerekiyor ve bunun da anayasal güvence altına alınması gerekiyor. Çünkü anayasa diğer düzenleme ve kanunların temelini oluşturuyor.
"Yeni bir anayasa çalışması yapılacaksa mecliste olmayan partilerinde görüşleri alınmalı"
Yapılacağı konuşulan anayasa değişikliğinde, "İlk üç maddeye dokunulsun mu dokunulmasın mı?" tartışmasına da değinen Karadağ, sözlerine şu cümlelerle devam etti:
Anayasa'nın ilk üç maddesi anayasanın özüdür. Şayet laiklik dayatması ve ırkçılık anlayışı değiştirilmeyecekse, bunların izalesi de kesinlikle mümkün olmayacaktır. Yeni yapılacak anayasa çalışması samimi bir çaba ile yapılacaksa ilk üç madde de dahil olmak üzere anayasanın tümünün yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Toplumsal talepler de bu yöndedir.
Yeni bir anayasa yapılırken toplumsal kesimlerin dışlanmaması gerektiğini belirten Karadağ, sadece iktidar veya ana muhalefet partisinin ve Meclis'te olan diğer partilerin değil, toplumun tüm kesimlerinin tercihi, görüşü ve onayı ile yeni bir anayasa yapılmasının daha kalıcı ve ihtiyaca cevap veren bir anayasa olacağını vurguladı.
Karadağ, "Ayrıca yeni anaysa yapılacaksa mecliste olmayan partilerinde görüşünün alınmasını gerektiğini, STK'lar ve kanaat önderleri ile birlikte toplumun diğer kesimlerinden de görüş alınmasını talep ediyoruz. Bu şekilde geniş kapsamlı bir çalışma olursa yeni bir anayasa yapılması elzem ve ihtiyaçtır." dedi.
"Yeni anayasa çalışmalarında kamuoyunu yanıltacak siyasi hesaplar peşinde koşulmamalı"
Şu ana kadar onlarca kez değiştirilen anayasanın halen sorunlara çözüm üretmediğini ve sistemde halen tıkanıklıkların olduğunu söyleyen Karadağ, "Bunun giderilmesi için yepyeni bir anayasa yapılması bizim de talebimizdir. Toplumun da ortak bir talebidir. Hiç kimse 1982 anayasasının devam etmesi gerektiğini söylemiyor. Ancak siyasi kaygılarla siyasi basit hesaplarla bu sürekli ötelenip erteleniyor. Tüm siyasi kaygıların bir kenara bırakılması gerekiyor." ifadelerini kullandı.
Son olarak yapılacak yeni bir anayasada siyasi hesaplar yapılmamasını söyleyen Karadağ, "Her kesimin istişaresi ve uzlaşı ile yeni bir anayasa yapma noktasında bir araya gelip samimi bir şekilde çalışması gerekiyor. Bunu yaparken kamuoyunu yanıltacak siyasi hesaplar peşinde koşulmasını da asla hoş görmeyiz. Zaten bu tip çabalar daha önce de yapıldığı için toplum buna prim de vermez. Eğer yeni bir anayasa çabası ve niyetinde samimilerse bunun bir an önce hayata geçirilmesi gerekiyor." dedi.