KAPAT

​Halktan 103 emekli amiralin "darbe" imalı bildirisine tepki

​103 amiral tarafından yayımlanan bildirinin, darbe çığırtkanlığı ve sivil siyasete karşı verilmiş bir gözdağı olduğunu belirten Siirt halkı, 15 Temmuz sonrası vesayet odaklarıyla etkin bir hesaplaşmanın yapılmadığını düşünüyor.

Türkiye'de 104 emekli amiral, TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un "Bir Cumhurbaşkanı Montrö'yü feshedebilir mi?" sorusuna "Teknik olarak evet" yanıtını vermesi ve Deniz İkmal Komutanı Tuğamiral Mehmet Sarı'nın gittiği bir tarikat evinde sarık ve cüppe ile fotoğraflarının ortaya çıkması üzerine başlayan Montrö Sözleşmesi tartışmalarıyla ilgili bir bildiri yayımladı.

Bildirinin ardından her kesimden tepkiler gelmeye devam ediyor. Siirt halkı da bildiriye tepki gösterdi.

"Vesayet odaklarının somut halini, dün gece 103 amiral tarafından yapılan bildirinin ardından görmüş olduk." diyen Bülent Yüksek, emekli olduklar ve köşelerine çekildiklerini zannedilen 103 amiralin yaptığı bildirinin hükümete bir gözdağı olduğuna dikkat çekti.

Yüksek, "15 Temmuz’dan sonra darbenin bittiğini zannediyorduk ama vesayetin alt yapısında halen vesayetin devam ettiğini gösteriyor. Bu bildirideki mesele, Montrö değil, buradaki mesele anayasanın tartışmaya açılmasıdır. Yayınlanan bildirinin arkasına baktığımızda anayasa değişikliği bazı çevreleri ciddi bir şekilde rahatsız ettiği görülüyor. Bu kesimler günü geldiğinde planlı bir şekilde halkın seçtiği hükümetlere gözdağı verebiliyorlar. Emekli olsalar da silahları alınsa da demek ki bunların güç aldığı odaklar var." dedi.

"Darbelerle halen tam anlamıyla hesaplaşmadık"

Darbecilerin 52 milyon insanın oy verdiği bir partiye halen gözdağı verebildiğini ve darbe anayasasının devam ettiğini dile getiren Yüksek, "15 Temmuz’da millet abdestini aldı, darbeye karşı topyekûn bir mücadele verdi ama biz 15 Temmuz sonrasına baktığımızda vesayetçilerin ekmeğine yağ sürüldü, millet 15 Temmuz’da ölüme koştu ama kaymağını sözde Kemalistler değimiz kesim yedi. Sözde Kemalistler diyorum, vatanperver olsalar insan bir şey demeyecek. Bunların beslendiği Batı odaklı özellikle gladyo dediğimiz tiplerdir. Maalesef hükümet bunlarla tam hesaplaşmadı ve kökenine inmedi. Halen darbelerle hesaplaşmadık. Darbecilere karşı caydırıcı cezalar olmuş olsaydı bunlar bildiriyi yayınlayamazdı. Adamlar gelmiş 60-70 yaşına köşesine çekilmiş ama halen umut beslediği bir darbe anayasası olduğu için bu gün istediği gibi bildiri yayınlayabiliyor, hükümete gözdağı verebiliyor. Bizim bununla yüzleşmemiz lazım." dedi.

"Bu bildirinin hiçbir haklı tarafı yoktur"

Bu bildirinin tamamıyla halka ve hükümete karşı bir başkaldırı ve isyan olduğunu dile getiren Yakup Aslan, milletin oyları ile seçilmiş iktidara karşı darbe çağrısında bulunmanın, bu milletin içinde yetişen insanlara ait bir özellik olmadığına dikkat çekti.

"Bu bildiriye imza atan 103 kişi derdest edilip hukuk önünde hesap verilmeleri sağlanmalı." diyen Aslan, "Her ne ad altında yayınlanmış olursa olsun meşru bir hükümete ve onu seçmiş yüzde 50 artı 1'e karşı yapılmıştır. Bu bildirinin hiçbir haklı tarafı yoktur. Demokrasilerle yönetilen ülkelerde eğer iktidardan memnun değilseniz seçimle değiştirirsiniz. Elhamdülillah yüzde 99’u Müslüman bir ülkedeyiz. İslam bütün dünyadaki ihtilal ve darbeleri yok etmek için gelmiştir. Bu bölgede yetişen Said-i Nursi 27 yıl boyunca hapishanelerde dolaştırılmış ama ona bu zulmü yapanlara dahi beddua etmemiştir. Bu bildiriyi, dış güçlerin köpekliğini yapan zümrelerin işi olarak görüyorum. Hükümet, hadlerini bildirmeli, ülkedeki savcıları göreve davet ediyorum." diye konuştu.

"Hiç kimse kimseyi kandırmasın; bunların amacı ülkeyi karıştırmak"

Askerin kendi işine bakması gerektiğini ifade eden Ayhan Sabas, bildiriyi yayınlayanların ülkeyi karıştırmaktan başka bir amacının olmadığını söyledi.

Sabas, "Bu bildiriye imza atanlar dış güçlerden bir güç alarak yayınlamış olabilirler ama herkesin kendi işine bakmasında fayda var. Siyasetçi siyasetine, asker de kendi işine, halk da kendi işine baksın. Bildiri, kendinden olan bir şey değil, baktılar bir şey yapamıyorlar bu tür şeyler çıkarıyorlar. Artık halk uyandı, artık şuurlu, bir çocuk bile internetten dünyada neler olduğunu öğrenebiliyor. Hiç kimse kimseyi kandırmasın; bunların amacı ülkeyi karıştırmak. Zamanında onları bir yerlere getiren kişiler düğmeye bastı, emir verdi ve bu şekilde bu bildiriyi yayınladılar. Yoksa bir şey yapabileceklerinden değil… Biz 80 milyon insanız; 100 kişi, denizde bir damladır hiçbir şey yapamazlar." ifadelerini kullandı.

"Askerin görevi siyasete müdahale etmek değil güvenliğini sağlamaktır"

Hiçbir zaman askeri vesayetin siyasete müdahale etmesini kabul edemeyeceğini ifade eden Mehmet Şakir Kaya, "Eğe biz oy veriyorsak onları seçtiğimiz için Meclis'tedirler. Askeri seçmiş olsaydık şu anda asker Meclis'te olurdu. Zaten bu yüzden darbeler oluyor. Demokratik ülkelerde darbeler olmamalı, tasvip de etmeyiz. 15 Temmuz ve diğer darbelerin de karşısındayız. Askerin görevi siyasete müdahale etmek değil; ülkeyi savunmak, güvenliğini sağlamaktır. Bıraksınlar seçilen insanlar ülkeyi nasıl idare edeceklerine karar versinler. Her zaman ülkemizin yükselmesini istemeyen insanlar darbe yapmak, aba altından sopa göstermişlerdir ama inşallah halkımız buna müsaade etmeyecektir. Seçimle gelen seçimle gider. Bu halk hiçbir zaman darbeleri kabul etmeyecektir." şeklinde konuştu.

"Bu bildiri, bir şeyleri zorbalıkla değiştirmek isteyenlerin yaptığı bir bildiridir"

Askerin, vatandaşa güven vermesi gerekirken korku vermesinin çok kötü bir şey olduğunu ifade eden Talip Yan, bildirinin; bir şeyleri zorbalıkla değiştirmek isteyenlerin işi olduğuna dikkat çekti.

Amirallerin bu şekilde bir bildiri yayınlamasının büyük bir risk taşıdığına dikkat çeken Yan, "Bu bir güven problemi oluşturuyor. Daha geçenlerde 15 Temmuz’da kendi askerimizden kurşun yedik. İkinci kez tekrarlanması ihtimali bile insana korku veriyor. Gerek yasalarla, gerek cezalarla bir şekilde önlenmesi gerekiyor. Bu bildiri, bir şeyleri zorbalıkla değiştirmek isteyenlerin yaptığı bir bildiridir. Yayınlanan bu bildiri isteklerini siyasi güçle söyleyemeyen fikir sahipleri, zorbalık ve askeri gücü kullanarak isteklerini yaptırmaya çalışan bir zihniyetin ürünüdür. Yayınladıkları bu bildiri ile belki taraftar, güç toplayacak ve daha sonra askeri gücü alıp sokağa inecek. Ülkemiz böyle şeyleri görmemeli, askerimizin kendi halkına kafa tutması ve bir şeyleri zorbalıkla yapması bu ülkenin insanlarına yakışmıyor." ifadelerini kullandı.

Şehid Hasan'ın babası Mehmet Gökgüz: Azmettiriciler de yargılanmalı
Mısır'daki idam kararları​ Şanlıurfa'da protesto edildi
Mevsimlik tarım işçileri insanca bir yaşam istiyor
​PKK'nin Mersin'de katlettiği muhterem bir alim: Molla Fehim Yönden
​Mısır’daki idam kararları Mardin’de protesto edildi