Gerek İslam medeniyetinde gerekse de örf ve adetlerimizde tartışılmaz bir öneme sahip olan aile kurumunun medya ve yasalar gibi birçok alanda hedef alınması, toplumda onarılması zor tahribatlara yol açıyor.
Salgın döneminde eşler arası iletişimin arttırması gerektiğini ifade eden Kalkan, aile içerisinde çocukların anne ve babasını rol model olarak benimsediğini ifade etti.
Gününün önemli bir kısmını helal rızık kazanma amacıyla dışarıda geçiren baba ile vaktinin çoğunu İslam terbiyesi üzerine evde çocuk yetiştiren annelerin süreç içerisinde birbirlerini yeniden keşfetmesi gerektiğini vurgulayan Kalkan, “Ebeveynlerin problemleri ya da arzuları varsa konuşup gidermelidirler. Eğer bilinçli bir şekilde davranılmazsa evde farklı problemler çıkabilir. Kısıtlamalardan dolayı evde kaldığımız süreç, bir fırsattır. Kendimizde, eşimizde ve çocuklarımızda var olan eksiklikleri gidermek adına süreci iyi değerlendirmeliyiz.” şeklinde konuştu.
Yaklaşık iki asırdır aile ve evlilik kurumunun hedef alındığı ve medeniyetleri aile kurumu üzerinden dizayn etmeye çalıştıklarına dikkat çeken Kalkan, medeniyeti yükseltmek için ailenin yükseltilmesini söyledi.
“Aileyi etkisizleştirip yıkılmasına yönelik çalışılıyor”
Medeniyetleri yıkmak isteyenlerin ailenin altına dinamit yerleştirdiğini söyleyen Kalkan, “İnsan cinsiyetini ve fıtratını bozmaya yönelik gerek medya gerek de kimyasallarla toplumu ifsat etmeye çalışıyorlar. Ailenin ortadan kaldırılması, nikahsız ilişkilerin ön plana çıkarılmaya çalışılması ve filmlerde evli kişileri hedef alan çarpık ilişkilerle toplum harama alıştırılıyor. Aile önce etkisizleştirip, itibarız hale geliyor. Sonra da ailenin yıkılmasına yönelik çalışılıyor.” dedi.
Cinsiyeti bozmaya ve fıtrat dışı hareketler sergilenmeye yönelik çabaların olduğunu da söyleyen Kalkan, “Kız çocuğuna kız gibi, erkek çocuğuna da erkek gibi davranılmalıyız. Çocuklarımızın izlediği film ve okudukları kitaplara dikkat etmeliyiz. Sosyal medya gibi mecralarda da gezinirken dikkat edilmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Fiziksel değişimin hemen görüldüğünü fakat psikolojik değişimin hemen fark edilmediğini de söyleyen Kalkan şu ifadeleri kullandı: “İnsanlar yavaş değişimi fazla fark edemez. Elimizin kırılması hemen fark edilir. Fakat psikolojik değişimler aniden gerçekleşmez. Ani gerçekleşmediği gibi ani bir şekilde tedavi etmek de mümkün olmuyor. Ümit var olmalı ve her sorunun bir çaresinin olduğunu unutmamalıyız.”
Mütedeyyin ailelere de seslenen Kalkan, gençlerin zinaya yönelmesinden dolayı ailelerin de vebal altında olduğunu söyledi. Evlilik yaşının yükseldiğini, evlenme oranlarının düştüğünü ve boşanma oranlarının da yükseldiğini aktaran Kalkan, gelişmeleri ciddi bir problem olarak yorumladı.
“Evlenirken israftan kaçınmalı ve zorunlu ihtiyaçlar alınmalı”
Evlenirken birinci kıstasın denge olduğunu, ikinci kıstasın ise kanaat olduğunu dile getiren Kalkan, “Evlenileceği zaman eşya alındığında çevredekilerin ne dediğine aldırış etmemeliyiz. Kendimize ihtiyaç olan ne ise onu almalı, israftan kaçınmalıyız. Evliliği hem ekonomik hem de psikolojik olarak kolaylaştırmalıyız. ‘Çocuğunuz evlilik yaşına geldiğinde onu evlendirin’ hadisini unutmamak gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Dinimizin evliliğin kolaylaştırılmasını hatta teşvik ettiğini söyleyen Kalkan, “Evlenirken ‘ileride şu eşyayı kullanırım’ dememek lazım. Yuva kurulurken zorunlu ihtiyaçlar alınmalıdır. Evlenmeden önce iyice araştırma yapılmalı. Evlendikten sonra da aile olmanın gerekliliklerini yerine getirmeliyiz. Karı ve koca olmanın sınırları ve sorumlulukları iyi bilinmelidir.” dedi.