Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Türkiye’nin her yerinde yatsı ezanlarının okunduğunu ifade ederek, “Camilerimizde buluşamadık ama evlerimizde namazlarımızı kıldık. Yüce Rabbimiz ezan-ı muhammediyi gök kubbemizden ve minarelerimizden ebediyen eksik eylemesin.” dedi.
Allah’ın insanı en değerli varlık olarak yarattığını belirten Başkan Erbaş, “İnsana sayısız nimetler ihsan etmiş, akıl, irade, vicdan gibi üstün özellikler bahşetmiştir. Onu ilahi hitaba muhatap kılmıştır. Peygamber ve vahiy göndermekle onun yolunu aydınlatmıştır. Kainattaki her şeyi insanın emrine amade kılmıştır.” diye konuştu.
Başkan Erbaş, varlık âleminde her şeyin bir yaratılış gayesi olduğuna vurgu yaparak, “İnsanın dünyada bulunuş gayesi de Allah’a kulluktur. Yeryüzünün imar ve ıslahı için çalışmaktır. İnsan sınırlı bir varlık, dünya ise geçici bir mekândır. İnsan, burada, zamanın akışı içerisinde ebedi yurdu olan ahirete doğru yol almaktadır. Zaman ve ömür, insana emanet edilen eşsiz hazinelerdir. Bu sebeple zamanı en iyi şekilde değerlendirmek ve ömrü imar etmek, ihmal edilemez bir sorumluluktur.” ifadelerini kullandı.
“İnsan ve mümin olmamızın gereği olarak hepimizin sorumlulukları var”
İnsanın sorumluluk sahibi bir varlık olduğunu dile getiren Başkan Erbaş, “İnsan ve mümin olmamızın gereği olarak hepimizin sorumlulukları vardır. Rabbimize karşı sorumluklarımız var. Kendimize karşı sorumluklarımız var. Ahlaki, içtimai, millî ve manevî değerlerimize karşı sorumluluklarımız var. Vatanımıza, milletimize, ailemize, eşimize, çocuklarımıza akrabalarımıza, çevremize, komşularımıza karşı sorumluluklarımız var. Yeryüzüne, insanlığa ve bütün canlılara karşı sorumluluklarımız vardır. İnsanı hem Allah’ın katında hem de tüm yaratılmışların içinde değerli ve önemli kılan özelliği, işte bu sorumluluklarını sahiplenmesi ve kendisine tevdi edilen mukaddes emaneti yüklenmesidir.” şeklinde konuştu.
“İnsan derin bir yalnızlığa mahkûm olmuştur”
Yaşanılan çağın zor bir çağ olduğu değerlendirmesinde bulunan Başkan Erbaş, “Modern dönemde ulaşım, iletişim, teknoloji büyük bir hızla gelişmiş ama insan derin bir yalnızlığa mahkûm olmuştur. Bugün insanlık devasa krizlerle karşı karşıyadır. Savaşlar, felaketler, musibetler insanın geleceğe dair umudunu iyice zayıflatmıştır. Batı merkezli kurulan yeni dünya düzeninde insan, hayatın anlamını ve varoluşun gayesini kaybetmiştir. Anlamı kaybedince güzel ahlakı da kaybetmiştir. Şimdi anlam ve ahlak krizlerinin kuşatması altında şaşkın, yorgun, mutsuz ve umutsuz bir insanlık var yeryüzünde.” diye konuştu.
“Kendimizi kapsamlı bir muhasebeye tabi tutmalıyız”
Başkan Erbaş, insanların aklını ve vicdanını kullanarak kendisiyle yüzleşmeye ihtiyacı olduğunu dile getirerek şöyle devam etti:
“Bilhassa İslam dünyası ve Müslümanlar olarak inanıcımızı, medeniyetimizi ve sorumluluklarımızı dikkate alarak derin bir muhasebe yapmaya ihtiyacımız var. Mümin için muhasebe, bir yenilenme ve bilinçlenme eylemidir. Vahyi ve aklı, ilim ve hikmeti, güzel ahlak ve merhameti davranışlarına hâkim kılma çabasıdır muhasebe. İlmî, fikrî ve ahlakî yozlaşmalara karşı istikameti muhafaza etme gayretidir muhasebe. Bu sebeple, bugün derin bir tefekkürle bireysel, toplumsal ve küresel sorumluluklarımız çerçevesinde, üzerimize düşen görevleri yerine getirip getirmediğimize dair kendimizi kapsamlı bir muhasebeye tabi tutmalıyız.”
“Biliyoruz ki, dünya hayatının sonunda, Rabbimizin huzuruna vardığımızda hayatımızın her anından, Allah’ın bize lütfettiği tüm nimetlerden hesaba çekileceğiz.” diyen Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Adaletin timsali Hz. Ömer’in, “Hesaba çekilmezden önce kendinizi hesaba çekiniz” sözü esaslı bir hayat düsturudur. Rabbimiz Haşr Suresinde, bize çok uzakmış gibi gelen, ama yarın kadar yakın olan hesap günü için şu çarpıcı uyarıyı yapar. “Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve herkes, yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah'a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” Bu ayetin rehberliğiyle biz Müminler, dünyadaki muhasebemizi ahiretteki hesaba göre yapmalıyız. Ahirette Rabbimizin bizden razı olmasını istiyoruz. Öyleyse dünyada O’nun razı olacağı ameller yapmalıyız.”
“Bu zorlukların üstesinden geleceğiz ve en kısa zamanda normal hayatımıza yeniden kavuşacağız”
Başkan Erbaş, Covid-19 salgınına karşı verilen mücadeleye de değinerek, “Devlet ve millet olarak hep beraber salgın hastalıkla mücadeleye devam ediyoruz. İnanıyorum ki, Allah’ın izni ve inayetiyle bütün bu zorlukların üstesinden geleceğiz ve en kısa zamanda normal hayatımıza yeniden kavuşacağız. Bize düşen, hayatın zorluklarını doğru yorumlamak ve bu zorlukların üstesinden gelmek için gereken irade ve gayreti göstermektir. Tedbirli olmaktır. Unutmayalım ki, tedbir bizden; takdir yüce Allah’tandır.” diye konuştu.
Hz. Peygamberin, “Müminin başka hiç kimsede bulunmayan hayranlık verici bir hâli vardır. Onun her işi hayırdır. Eğer bir genişliğe, nimete kavuşursa şükreder ve bu onun için bir hayır olur. Eğer bir darlığa musibete uğrarsa da sabreder ve bu da onun için bir hayır olur.” buyurduğunu hatırlatan Başkan Erbaş, “Dolayısıyla bizler karşılaştığımız her meseleyi mümin feraseti ve tevekkül bilinciyle yorumlamalı, sabır ve şükür terazisinin dengede kalmasını sağlamalıyız.” ifadelerini kullandı.
“Bu imtihanı kazanmanın yolu, tedbir, tevekkül, gayret ve sorumlulukla hareket etmektir”
Etkenler ve sonuçlar ne olursa olsun yaşanılan hiçbir olayların “dünya imtihanı”ndan ayrı düşünülemeyeceğinin altını çizen Başkan Erbaş, şöyle konuştu:
“Bu dünya, bir imtihan yeridir. Haddi zatında ömür dediğimiz sermaye, hayat dediğimiz zaman dilimi, aslında imtihan için bize tanınan süredir. İnsanın karşısına çıkan her türlü sıkıntı, zorluk, acı, yokluk, dert ve musibet, söz konusu imtihanın bir parçasıdır. Bu imtihanı kazanmanın yolu, tedbir, tevekkül, gayret ve sorumlulukla hareket etmektir. Bu yüzden karşılaştığımız olaylara soğukkanlı ve metanetli şekilde yaklaşmalı ve zorlukların üstesinden nasıl geleceğimize odaklanmalıyız. “Acaba bizden kaynaklanan bir kusur ya da hata var mı?” diye düşünmeli, tutum ve davranışlarımızı gözden geçirmeliyiz. Yüce Rabbimiz, şu ayet-i kerimede, musibetlerin meydana gelmesinde insanların da kusurlarının bulunduğunu bildirmektedir: ‘Başınıza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizin yaptığı işler yüzündendir. Kaldı ki Allah yaptıklarınızın çoğunu affediyor.’”
“Küresel boyutta yaşadığımız sorunlarda, insanoğlunun zaaflarının önemli bir payı vardır”
Küresel boyutta yaşanılan sorunlarda insanlarında bir payı olduğuna dikkat çeken Başkan Erbaş, “Bugün küresel boyutta yaşadığımız sorunlarda, insanoğlunun zaaflarının, ihtiraslarının, sorumluluk bilincini ihmal etmesinin önemli bir payı vardır. Mesela küresel bir çevre sorunu olarak havanın, suyun, toprağın kirletilmesi gibi hadiseler, bütün insanlığı ilgilendiren büyük meselelerdir. Bu olumsuz tablo, esasında insanoğlunun kendi hatalarının acı bir sonucudur. Dolayısıyla insanın çevreyle ilişkisini başta sorumluluk duygusu olmak üzere emanet, güzel ahlak ve salih amel bağlamında yeniden gözden geçirmesi, göz ardı edilemez bir zorunluluktur. Aksi takdirde yaşanacak çevresel krizlerin ve küresel musibetlerin, dünyayı topyekûn kaos ve kargaşaya sürüklemesi kaçınılmazdır. O halde daha güvenli ve güzel bir istikbâli inşa edebilmenin yolu, yaşanan bütün hadiseleri özeleştiri ve nefis muhasebesi çerçevesinde değerlendirmekten geçmektedir.” şeklinde konuştu.
“Müminler için hayat, bir iyilik yolculuğudur”
Başkan Erbaş, zorlukları aşma, daha güzel bir hayatı beraberce yaşama noktasında en büyük gücün ve imkânın “iyilik duygusunu” güçlendirmek olduğuna vurgu yaparak “Yüce dinimiz İslam, bizlere, iyiliği, ihsanı, infakı, yardımlaşmayı, paylaşmayı öğretir; adaleti, merhameti, cömertliği emreder. Dolayısıyla müminler için hayat, bir iyilik yolculuğudur. İnsan da bu dünyaya, Âlemlerin rabbine “inanmak” ve “iyi işler yapmak” için gelen bir yolcudur. İyilik; toprağa düşüp yeşeren, yeşerip serpildikçe yeniden toprağa düşüp binlerce fidan olarak hayatı yeşerten bir tohum gibidir. İnsana düşen, iyiliğin dünyayı değiştirme gücüne sahip olduğuna inanmak ve iyilik tohumlarını gönüllere serpmektir. Onları bereketlendirecek olan Cenab-ı Hak’tır. Kur’an- Kerim’in bizlere gösterdiği hedef, “Hayırlı işlerde birbirinizle yarışın” mefkûresidir. “İyilik ve takvada yardımlaşın, günah ve düşmanlıkta yardımlaşmayın” ilkesidir.” ifadelerini kullandı.
“Gönül yaralarımız, başkasının yarasına merhem olduğumuzda iyileşecektir”
Hz. Peygamberin bir hadis-i şerifinde; “Kim bir müminin dünya sıkıntılarından birisini giderirse, Allah da kıyamet gününün sıkıntılarından birini ondan giderir. Kim darda kalana kolaylık gösterirse, Allah da ona dünya ve ahirette kolaylık gösterir.” buyurduğunu hatırlatan Başkan Erbaş, şöyle konuştu:
“Öyleyse hep beraber; Hakikat ve güzellik adına, merhameti kuşanarak iyilik yolunun yolcusu olalım. Mazluma sığınak, muhtaca ensar olalım. Yetime kardeş, yoksula sevinç olalım. Bu zor süreçte sıkıntıya düşen kardeşlerimizin yardımına koşalım. Dualarımızı, hüzünlerimizi, sevinçlerimizi, mutluluklarımızı paylaşalım. İnsanlık için canla başla çalışan sağlık görevlilerimizin, arama kurtarma faaliyetlerinde fedakarca çalışan kardeşlerimizin, güvenlik güçlerimizin, Diyanet mensuplarımızın, milletimizin hizmetine koşan sivil toplum temsilcilerimizin ve tüm güzel yürekli insanların yanında olalım. Bilelim ki, gönül yaralarımız, başkasının yarasına merhem olduğumuzda iyileşecektir. Vicdanımızın sesine kulak verelim, kalbimize iyi gelecektir. Gerçek huzurun iyilikte saklı olduğuna inandığımız zaman dünya daha güzel olacaktır.”
“Merhamet, Rahman’a kulluğumuzun en önemli nişanesidir”
Erbaş, insan için merhametin önemini dile getirerek, “Merhamet, inancımızın bizlere kazandırdığı en büyük değerlerden birisidir. Merhamet, Rahman’a kulluğumuzun en önemli nişanesidir. Bu itibarla yüreğimizde büyüteceğimiz en güzel duygu merhamettir. Bu duyguyu geliştirmeye; kalbimize, hayatımıza, ailemize ve tüm yeryüzüne egemen kılmaya mecburuz. İşte bu amaçla yeryüzünde iyilik egemen oluncaya kadar çalışmalıyız. Merhamet egemen oluncaya kadar çalışmalıyız. Zira modern zamanların en büyük sorunu merhamet duygusunun zayıflamasıdır. Hâlbuki insaniyetin ve medeniyetin ölçüsü, kadınlara, çocuklara ve zayıflara karşı gösterilen merhamettir. Gücüne güvenerek zayıflara karşı şiddete başvurmak, inançla, akılla, vicdanla ve ahlakla asla bağdaşmayan, insanlık dışı bir tutumdur.” diye konuştu.
“Ayasofya Camii ile büyük bir heyecan ve sevinç yaşadık”
Zorlukları ve güzellikleriyle bir yılın geride kaldığını ifade eden Başkan Erbaş, “Salgın, deprem, sel gibi olaylara hep beraber üzüldük ve bu olumsuzluklar karşısında milletçe kenetlenerek mücadele ettik. Ama bütün bu zorluklar ve olumsuzluklar içerisinde Rabbimizin izni ve inayetiyle, yaklaşık bir asırlık hasretin sonunda Ayasofya’nın yeniden camiye çevrilmesi ve müminlerle buluşması vesilesiyle ülkemizdeki ve dünyadaki tüm Müslümanlarla beraber büyük bir heyecan ve sevinç yaşadık.” ifadelerini kullandı.
“İyi bir hayat muhasebesi yapalım”
Yeni bir miladi yılın ilk günlerinde öncelikle iyi bir hayat muhasebesi yapılması hususunda çağrıda bulunan Başkan Erbaş, şunları söyledi:
“Doğru ve güzel davranışlarımızı artırmaya, kötü davranışlardan uzaklaşarak kalbimizdeki manevi kirlerden arınmaya çalışalım. Dargınlık, kırgınlık, kin ve nefreti terk edelim. Sevgiyi, saygıyı, merhameti, dostluk ve kardeşliği hayatımıza hâkim kılalım. Çevremize daha duyarlı olalım. Önyargılarımızı bitirelim. Dostluk ve kardeşliğimize mâni olan engelleri kaldıralım. Gönüllerimizi birbirimize açalım. Rabbimizin bizlere ömür nimetiyle ihsan ettiği bu yeni yılı “merhametle diriliş yılı” yapalım. Dostluk, iyi niyet, muhabbet, yardımlaşma ve paylaşmayla “kardeşliğin ihyası yılı” yapalım. Hak, adalet, merhamet ve tüm insani değerleri kuşanarak “insanlığın umut yılı” yapalım. Daha huzurlu bir hayat, daha güzel bir dünya elbette mümkündür. Ama biz inanırsak, çalışırsak, gayret edersek ve şükredersek gerçek olacaktır. Rabbimiz; “Eğer şükrederseniz artırırım, ama nankörlük ederseniz azabım şiddetli olur” buyuruyor. Şükür; nimetin kıymetini bilmek ve bu nimetin bilinci ile daha çok çalışmaktır.”
Başkan Erbaş sözlerini şu duayla tamamladı:
“Zorluklarımızı kolay kılsın. Şerleri hayırlara tebdil eylesin. Hastalarımıza acil şifalar lütfeylesin. Bereketli yağmurlarla tüm mahlukatı mesrur eylesin. Bizleri umduklarımıza nail, korktuklarımızdan emin eylesin. Kardeşliğimizi daim ve güçlü kılsın.”