Şehid Abdusselam İrdem, 1972 yılında Şanlıurfa'nın Hilvan ilçesinde dünyaya geldi.
İlkokul ve ortaokulu Hilvan'da tamamladıktan sonra liseyi Diyarbakır Fatih lisesinde okuyan Şehid Abdusselam, Diyarbakır Fen-Edebiyat Fakültesi Matematik bölümünü kazandı.
Üniversite okuduğu yıllarda yaptığı İslami çalışmalar ve fedakarlığı ile dava arkadaşlarının gönlünde yer eden Şehid Abdusselam, 1993 yılında gözaltına alındıktan sonra günlerce süren vahşi işkenceler sonucunda şehid edildi.
Şehid, Hilvan ilçesine bağlı Apaydın (Hekîce) köyünde defnedildi.
Şehid Abdusselam'ın annesi ve abisi "Şubat Ayı Şehadet Ayı" münasebetiyle İLKHA'ya konuştu.
"Yapılan işkencelerden sonra oğlum şehid edildi"
Abdusselam'ın çok güzel bir ahlaka sahip olduğunu belirten anne Meryem İrdem, " Oğlum Abdusselam çok iyi ve ahlakı güzel biriydi. Küçük yaştan beri çok güzel bir ahlaka sahipti. Abdusselam ve babası bir gün olsun namazlarını kaçırmadılar. Namazlarına ehemmiyet verir, bütün farz oruçlarını da tutarlardı. Oğlumu Diyarbakır'da şehid ettiler. Bana 'oğlun ayakkabının topuk kısmını ağzına koyarak kendini öldürmüş, boğmuş' dediler. Bu söylenenlere kim inanır? Oğlumun bir arkadaşı yanıma gelip bana Abdusselam ile birlikte Diyarbakır'da okuduklarını söyledi ve Abdusselam'a yapılan işkencelerden bahsetti. Abdusselam'a çok büyük işkenceler yapıldığını ve eziyet gördüğünü söyledi. Yapılan işkencelerden sonra oğlumun şehid edildiğini söyledi. Bir kere yine bu vakitlerde telefonum çaldı, arayan Abdusselam'dı. Telefonda kalabalık bir ses geliyordu.Oğluma 'seni yakaladılar mı, gözaltına mı aldılar?' dedim ama o sesini çıkarmadı.O dönemde onu yakalamışlardı. Öğrendiğim kadar Abdusselam'a çok işkence yapmışlar. Bunun neticesinde oğlum Abdusselam şehid oldu. Allah hakkımızı onlara bırakmasın ve onlardan razı olmasın." diye konuştu.
"Allah hakkımızı onlara bırakmasın"
Oğlunun yakalanma sürecine vurgu yapan anne İrdem, "Abdusselam'ın arkadaşının söylediğine göre, bir gün okul çıkışında polisler oğlumun önünü kesip onu götürmüşler. Birkaç gün boyunca vahşi işkenceler yapmışlar. Oğluma 'Allah'ı inkar et' demişler. Tabiki oğlum bunu yapmamış. Gözaltı sürecinde yüzüne, gözüne ve vücudundaki birçok yere çok ağır işkence yapmışlar. Allah hakkımızı onlara bırakmasın. Öğrendiğim kadarıyla Abdusselam'a elektrik de vermişler. Bu işkenceler sonunda oğlum ruhunu Allah'a teslim etmiş, şehid olmuş. Oğlum Abdusselam'ın ahlakı, küçüklüğünden beri çok iyiydi. O iyi ve güzel ahlak üzerine canını teslim etti. O bu dünyada çok fazla eziyet çekti, inşallah Allah öteki tarafta ecrini ve mükafatını kat kat verecektir. Ben o süreçte Abdusselam'a evde oturmasını nasihat ediyordum. O bana 'anneciğim yürüdüğüm yolda lütfen bana karışma' diyordu. Bir gün oğlum Abdusselam, cezaevinde bulunan Cemal Hoca'nın yanına gitti. Orada 'ben dua edeyim ve hepiniz amin deyin' demiş. Oradakiler ise 'nasıl bir dua edeceksin?' diye soruyorlar. Abdusselam 'dua edin bu ilçenin ilk şehidlerinden biri ben olayım' diye dua etmiş. Allah, Abdusselam'ı ve arkadaşlarını cennettine katsın. Allah onlardan razı olsun." şeklinde konuştu.
"Ben hiçbir zaman İslam davasını terk etmeyeceğim"
Kızı Aysel'in Şehid Abdusselam ile ilgili gördüğü rüyasına değinen anne İrdem, "Kızım Aysel, Abdusselam şehid olmadan önce bir rüya görüyor. Kızım gördüğü rüyayı bana anlattı. Kızım rüyasında kırmızı bir gül gördüğünü, o gülün elinden düştüğünü, gülün düşmesiyle yerin ikiye ayrıldığını ve gülü içerisine aldığını söyledi. Kızımın bu rüyayı görmesinin sabahı Abdusselam'ın şehid olduğu haberi geldi. Oğlum Abdusselam, her zaman 'Ben hiçbir zaman İslam davasını terk etmeyeceğim.' derdi." diye konuştu.
Şehid Abdusselam'ın abisi Mehmet İrdem'de kardeşi ile ilgili duygularını şöyle dile getirdi.
"Abdusselam'ın bütün davası İslamiyet içindi"
Şehid Abdusselam'ın çok iyi genç olduğunu ifade eden abi İrdem, "Abdusselam, kendini dinine adamış biriydi. Köydeki çocuklarla beraber toplanırdı. 7 yaşındayken namaz kılmaya ve dua okumaya başladı. Çocuklara namaz kıldırıp Kur'an dersi verirdi. Şehid Abdusselam, çok mücadele verdi. Yere bakarak yürürdü, başını kaldırmazdı. Namazında niyazında, dürüst biriydi. Abdusselam'ın bütün davası İslamiyet içindi. Allah'u Teâlâ'da onu kendi yanına şehid olarak aldı. Şehid Abdusselam'la şehid olmadan bir sene önce görüştüm. Şehid Abdusselam bana 'Diyarbakır'da çok dürüst ve temiz arkadaşlarım var. Onlarla İslami çalışmalar yapıyoruz. Din uğruna gerekirse canımızı veririz.' dedi. Zaten din uğruna canını da verdi. Allah rahmet eylesin." şeklinde konuştu.
"Abdusselam'a çok eziyet edilmişti"
Kardeşinin şehadetine değinen abi İrdem, "Şehid Abdusselam'ın şehadet haberi gelince Diyarbakır'a cenazesini almaya gittik. Şehidin cenazesini alırken bana 'ölüm kâğıdı' adında bir kâğıt verdiler. Ben oradakilere 'Abdusselam nasıl nezarette intihar etmiş?' dedim. Bana 'spor ayakkabının topuk tarafındaki plastiği ağzına koyarak intihar etmiş' dediler. Abdusselam'a çok eziyet edilmişti. Şehidin morgdan cenazesini ben aldım. Vücudunda kesik izleri vardı. Şehid Abdusselam'ı köye getirip defnettik. Cenazeyi Diyarbakır'dan aldık. Güvenlik güçleri, Diyarbakır'dan Hilvan'a kadar bizi gözetim altında tuttular. Hilvan Jandarması bizi Ovacık köyüne kadar götürdü. Defin sırasında jandarmalar tetikte bekliyorlardı. Define çok insan katıldı. Define gelenlerin çoğu başka illerden gelmişlerdi. Şubat ayını 'Şehidler Ayı' olarak idrak ediyoruz. Şehidlik çok güzel bir mertebedir, herkese nasip olmaz. Bütün İslam Şehidlerini rahmetle anıyoruz. " ifadelerini kullandı.
Abi İrdem Şehid Abdusselam ile ilgili şu anısını anlatarak sözlerini noktaladı: "Şehid Abdusselam Diyarbakır'a gitmeden önce sınava girecekti. Sınava gireceği sıralarda benim evimde kalıyordu. Sınav sabahı beraber pastaneye gidip kahvaltı yaptık. Sınav olacağı okula götürüp Abdusselam'ı bekledim. Sınavı kazanıp Diyarbakır'a gitti."
Şehid Abdusselam üzerine yazılmış bir eser
Kızıla boyanmış can olmayınca
Yüce bir aleme yar olmayınca
Zindanın Yusufu sen olmayınca
Şeriat özgürlük hükümran olmaz
Sanki bileklerin pırangalanır
Bir şehid zindanda kana boyanır
Zulmü teşhir eder şu kelepçeler
Yoluna Kur'an'ın canlar adanır
Koşun müslümanlar Diyarbekir'e
Kan revan içinde yaralı kuşum
Ağladı hücrenin taş duvarları
Şehid Abdusselam can verince can
Şehadet nakışlı elbiselerin
Nebiler yurduna dalmış gözlerin
Şeyhmuş Durgun ölüm, ölümsüzlüktür
Şehadete giden dava büyüktür
Bir değil yüz değil bin Abdusselam
Haykırır Şeyhmuslar şehide selam
Her zindan medrese Yusuf olmazsa
Şeriat azatlık hükümran olmaz