3 Temmuz 2013 yılında batılı güçlerin desteğiyle ordu içerisinde görevli olan Abdulfettah Sisi ve taraftarları tarafından Mısır'da yapılan askeri darbe sonrasında kadın erkek, genç yaşlı on binlerce insan cezaevlerine konuldu.
Kötü şartlar altında cezaevlerinde tutulan mahkûmlar, beslenme ve sağlık hizmetlerinden de yeteri kadar faydalanamadı. Cezaevinde hastalanan ve tedavisi yapılamayan şehit Muhammed Mursi ve çok sayıda Müslüman, maalesef hastalıklarının ilerlemesi sebebiyle vefat ettiler.
Darbeden bu yana sık sık gündeme gelen idam kararları sonrasında şimdiye kadar 91 kişi idam edildi. Geçen hafta yine Sisi cuntası mahkemeleri tarafından alınan yeni bir kararla aralarında Muhammed El Biltaci, eski bakanlardan Usame Yasin ve Saffet Hicazi gibi tanınan simaların da bulunduğu 12 kişi için idam kararı verildi. Karar, Türkiye'de belli kesimler tarafından ciddi tepkiyle karşılansa da uluslararası kamuoyunda ve Türkiye basınında yeteri kadar yer almadı.
Muhammed el Biltaci ile 2006 yılından bu yana tanışan ve birlikte Filistin için mücadele eden, aynı zamanda Biltaci ve Yasin ailesinin vekili Avukat Gülden Sönmez, idam kararları ile ilgili İLKHA muhabirine konuştu.
"Darbe sonrasında tutuklananlar sivil olmalarına rağmen askeri mahkemelerde yargılandılar"
Darbeden hemen sonra binlerce insanın tutuklandığını, bazılarının yargılanmadan infaz edildiğini, kimisinin de işkence altında hayatını kaybettiğini hatırlatan Sönmez, 2013'ten bu yana içerde tutulanların peyderpey uydurma dosyalarla sivil oldukları halde askeri mahkemelerde veya 2013'te kurulan özel istisnai mahkemelerde yargılandıklarını ifade etti.
"Bugüne kadar aralarında üniversiteli gençlerin de olduğu 91 kişi idam edildi"
Sönmez, "Bu yargılamalar işkence altında alınan ifadelere dayandırıldığı için avukatlar müvekkillerini savunamadan sözde bir yargılama ile yargılandılar. 1500'ün üzerinde idam kararı verildiğini biliyoruz. Bazı kişilere birkaç kez idam kararı verildi. Bugüne kadar aralarında üniversiteli gençlerin de olduğu 91 kişi idam edildi. Bunun dışında idam kararı onanmış olup her an idam edilebilecek olanlar da var. Son olarak geçtiğimiz hafta içlerinde Muhammed El Biltaci, Mısır eski bakanı Usame Yasin, Saffet Hicazi gibi isimlerin olduğu avukat, mühendis ve bilim insanı 12 kişinin daha 'Rabia Davası' diye bilinen davadan idam kararları onandı. Bundan sonra sadece Mısır Cumhurbaşkanının affına veya onayına sunulmak üzere bir aşama kaldı. 14 günlük süre içerisinde Sisi onları affedebilir veya bu cezayı onaylayabilir. Zaten cezanın böyle çıkmasını emreden de aslında Sisi'dir. 14 günlük süre 28 Haziran'da dolacak. Bundan sonra idamın infazının önünde hiçbir hukuki engel veya başvurulabilecek bir merci kalmayacak." dedi.
Avukat Sönmez: Uluslararası kamuoyu Mısır'da hukuka aykırı alınan idam kararlarına dur demelidirAvukat Gülden Sönmez
"İdam kararları için dünya halkları, liderler ve STK'lar ayağa kalkmalı"
Daha önce bir sabah, 55 kişinin idam kararıyla uyandığımızı, alınan yeni idam kararlarının da bir gün aniden gerçekleşebileceğini söyleyen Sönmez, "Geçtiğimiz Ramazan ayında 17 kişi idam edildi. Bazen toplu bazen de tek tek idamlar gerçekleşiyor. İdamlar gerçekleşirken de infaz edileceklerin avukatına, akrabalarına bilgi verilmiyor. Kimseye söylemeden infazı gerçekleştirip ardından ailelerini arayıp 'cenazenizi falanca yerden alabilirsiniz' diye bilgi veriyorlar. Cenazeyi de sessiz sedasız defnetmelerini istiyorlar. İdamların infazını da dünya olarak ancak bu süreçten sonra öğrenebiliyoruz. Böyle de korkunç bir tutum söz konusu. Bugün en azından hem önde gelen 12 kişi için hem de idam kararları onanmış olan diğer kişiler için dünya halklarının, liderlerin, STK'ların ayağa kalkması gerekiyor. İdamın infazı geri dönüşü olmayan bir şeydir. 91 kişinin masum bir şekilde idam edildiğini hepimiz çok iyi biliyoruz, Sisi de çok iyi biliyor." diye konuştu.
"Muhammed El Biltaci kızının katillerinin idam edilmelerini bekleme hakkına sahipken kendisi için idam kararı verildi"
Sönmez, "Muhammed El Biltaci Hüsnü Mübarek döneminde milletvekiliydi. İnsan hakları için çalışan bir doktordu. Rabia Meydanı'nda şiddet karşıtı barışçıl bir protesto dışında başka bir pozisyonu olmayan birisiydi. Mısır halkının yakından tanıdığı biriydi. Devrimden önce de devrimden sonra da Mısır halkının itibar ettiği bir insandı. Usame Yasin hakeza aynı şekilde. Muhammed El Biltaci'nin kızı Esma, Sisi askerleri tarafından hedef gözetilerek katledildi. Muhammed El Biltaci kızını ve diğer sivilleri katleden insanların idam edilmesini bekleme hakkına sahipken mazlum ve mağdur oldukları halde kendileri için idam cezası veriliyor. Bu gerçekten vicdanları isyan ettiren bir karardır. Umarız ki tüm dünya layıkıyla bir tepki ortaya koyar ve bu idamların infazı durdurulur." şeklinde konuştu.
"Yargılamalar hem Mısır Anayasası'na hem de uluslararası hukuka aykırıdır"
Yargılama süreçlerinin tamamının uluslararası hukuk mevzuatına aykırı olduğunu, Birleşmiş Milletlerin de bu durumu bildiğini belirten Sönmez, şöyle konuştu:
Birleşmiş Milletler mekanizmalarının bunu irdeleme yetkisi var. Aslında alınan kararlar Mısır Anayasası'na da aykırıdır. Bu yargılamalar olağanüstü hal koşullarında uygulanan faaliyetlerdir. Mısır Anayasası ve uluslararası hukuka aykırı bir şekilde gerçekleşiyor. Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, İslam İşbirliği Teşkilatı gibi bölgesel ve uluslararası tüm mekanizmalar yargılamalar ve alınan kararlara çok rahatlıkla müdahil olabilirler. Bunu siyasi bir karar değil hukuki bir gerekçe olarak düşünseler tüm idamların önüne geçilebilir. Gerçekten ne olmuşsa herkes, adil bir yargılama ile yargılanmalıdır.
"Müslüman olan veya olmayan tüm liderler idam karalarının karşısında durmalı"
İdam kararlarının sürekli gündeme gelmesiyle yakın zamanda oluşabilecek risklerin çok fazla anlaşılmadığını, bu sebeple idam kararlarının Türkiye medyasında da çok fazla yer bulmadığını vurgulayan Sönmez, "Herkes hâlâ bir takım mekanizmaların çalıştırılabileceğini düşünüyorlar ama her şey bitti. Artık alınan kararlar her an infaz edilebilir durumda. İkincisi, Türkiye-Mısır arasında diyalogların gelişmesi gibi bir süreç var. Umut ederdik ki gerçekten böyle müspet bir süreçte bu kararların çıkmamasıydı. Gördüğümüz kadarıyla gerek Sisi'nin Yunanistan'da yaptığı görüşme ve açıklamalar, gerekse alınan kararlar sürecin çok da müspet yürümediğini göstermektedir. Ancak Türkiye'deki siyasi patiler ve STK'ların Muhammed El Biltaci ve arkadaşları için alınan karardan dolayı büyük bir üzüntü içerisinde olduklarını ve bu kararların iptali için çaba içerisinde olduklarını da biliyorum. Ailelerle de bir iletişim içerisindeler. Umarım çözülür ama sadece Türkiye ile çözülecek bir süreçte değiliz. Tüm İslam dünyasının, Müslüman liderlerin hatta Müslüman olmayanların da bunun karşısında durmaları gerektiğini düşünüyorum." dedi.
"Ailelerle birlikte tüm liderlere mektuplar yazdık"
İdam kararı verilen kişilerin ailelerinin büyük bir endişe ve üzüntü içerisinde olduklarını ve ailelerle sürekli diyalog halinde olduğunu belirten Sönmez, aileler ile olan yakın teması ve yürütülen çalışmalar hakkında şunları söyledi:
Zaten hapishane ve işkence süreçleri, tıbbı tedavi alınamama gibi süreçler üzüntü vericiydi. Üzerine bir de idam kararları verilince ailelerin üzüntüleri daha çok derinleşti. Ben, bir kısım ailelerle sürekli diyalog halindeyim. Muhammed Biltaci zaten 2006 yılından beri tanıştığımız ve birlikte Filistin için çalışma yaptığımız bir kardeşimiz. Daha sonra Mavi Marmara'da da beraberdik. Ailesiyle de sürekli irtibat halindeyiz. Olabildiğince ben de onların hukuk mücadelesine katkı sunuyorum. Türkiye'de başka aileler de var. Onlar da en ufak bir umudun olduğu her yere, herkese başvuruyorlar. Sabahlara kadar toplantılar yapıyor, mektuplar yazıyorlar. Beraber tüm dünya liderlerine, dini liderlere, siyasi liderlere, parlamento başkanlarına, STK'lara mektup yazdık. Umutlarını kaybetmek istemiyorlar. Çok ciddi bir çaba içerisindeler ama takdir edersiniz ki hepimiz insanız ve ne kadar güçlü olmaya çalışırsak çalışalım insanın eşini, evladını, babasını bu kadar zalimce bir sürecin ardından sonunda bir idamla karşı karşıya kaldığını düşünmesi basit bir şey değildir.
"Elimizden ne geliyorsa sonuna kadar yapmalıyız"
Uluslararası kamuoyunu ve tüm insanları idamlara karşı durmaya davet eden Sönmez, "Ben sesimizi duyan herkese çağrıda bulunuyorum. İdamların yanlış olduğuna dair bir cümle kurup paylaşım yapın. Kimlerin etkisini olduğunu düşünüyorsanız (Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, siyasi partiler, liderler, meclisler âlimler) lütfen mektup yazın. Eminim bizi duyanlar bu kardeşlerimiz için dua ediyordur ama birebirde etki edecek çağrılar yapmak gerekir. İmza kampanyaları yapılabilir. Elimizden ne geliyorsa sonuna kadar yapmalıyız. Başka türlü bu idamları durduramayız. En azından durduğumuz yeri, safımızı belli edelim." çağrısında bulundu.