Hak-İş Konfederasyonu ve Hizmet-İş Sendikası Başkanı Mahmut Arslan, 17 Aralık'ta başlayan çok hassas bir sürecin toplumun her kesimiyle birlikte yaşandığını ifade ederek, ''Türkiye'nin bölgesel bir güç olarak kendini hissettirdiği bir dönemde içeriden ve dışarıdan buna köstek olunuyor. Yolsuzlukların üzerine giderken oluşturulmak istenen kaos ortamına da tepki koymalıyız. Millet iradesini ancak millet değiştirir'' dedi.
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Kayseri'de düzenlenen 'Taşeron İşçileri Bilgilendirme Toplantısı'na katıldı. Toplantıda gündemle ilgili konuları değerlendiren Arslan, 31 Aralık'ta 2014 yılında geçerli olacak asgari ücretin açıklandığını belirterek, ''Ancak dağ yine fare doğurdu. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda Hak-İş yer almıyor. Dolayısıyla işçiler temsil edilmemektedir. Bu nedenle komisyonun aldığı hiçbir karar altında Hak-İş'in imzası yoktur. Asgari ücretin tespiti için baz alınan kriterler değiştirilmeli. Bu yapılmadığı takdirde gerçekçi bir asgari ücret belirlenemez'' diye konuştu.
"HASSAS SÜRECİ HEP BERABER YAŞIYORUZ"
17 Aralık'ta başlayan çok hassas bir sürecin toplumun her kesimiyle birlikte yaşandığına dikkat çeken Arslan, ''Türkiye bölgesel bir güç olarak kendini hissettirdiği bir dönemde, içeriden ve dışarıdan buna köstek olunuyor. Türkiye bunu geçmişte de çok yaşadı. Türkiye'nin bulunduğu coğrafya itibarıyla sürekli bu tür saldırıların hedefinde olmuştur. Türkiye bu coğrafyada olmasaydı Norveç ya da Kanada'da olsaydı bu sıkıntıları yaşamazdı. Türkiye'nin bu coğrafyada sorumlulukları var. Sahip olduğu misyon ve mirasçısı olduğu medeniyet adına sorumlulukları var'' dedi.
Arslan, 17 Aralık'tan sonra yaşananları iyi değerlendirmek gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:
''Kim bu ülkenin 1 kuruşuna göz dikmişse, kim yetimin hakkına göz koymuşsa, kim yolsuzluk yapmışsa, hırsızlık yapmışsa sonuna kadar bunun hesabı sorulmalıdır. Bunu her zaman söyledik, her zaman da söyleyeceğiz. Hiç kimsenin bu ülkenin 1 kuruşuna göz dikmeye hakkı yoktur. Yolsuzluk, hırsızlık ve haksızlık üzerine gidilirken, gücünü dışarıdan alan ve içeride de ortakları bulunan bir operasyona da dikkat etmeliyiz. Türkiye üzerine oynanan iç ve dış destekli kaos ortamına tepki koyarken yolsuzluk olaylarının örtbas edilmesini de kabul etmeyiz. Türk toplumu bu oyunları seyrede seyrede geldi. Aslında bu yolsuzluk operasyonu değil, Türkiye'yi yolundan çıkarma operasyonudur. 17 Aralık'tan bu yana kim kazandı, kim kaybetti? İsrail kazandı, Amerika kazandı, faiz lobisi kazandı, uluslararası sermaye kazandı. Türkiye ise kaybetti. İsrail, Amerika ve Türkiye'nin güçlenmesini istemeyen herkes, Türkiye'de yaşanan olaylara bakıp gülüyor. Türkiye'yi kayba uğratan bu operasyonu yapanlardan hesap sorulmalı. Biz bu oyuna gelmeyiz. Yolsuzlukla ilgili soruşturmanın sonuna kadar yapılmasını, suçlular varsa kim olursa olsun cezalandırılmasını, bununla beraber Türkiye'ye kaybettirenlerden de hesap sorulmasını istiyoruz.''
"HALK BANKASI HEDEF ALINDI"
17 Aralık'ta yapılan operasyonda, Halk Bankası Genel Müdürünün gözaltına alındığını, ardından da tutuklandığını hatırlatan Arslan, ''Halk Bankası'nda örgütlü sendika biziz. Dikkat ederseniz operasyonda Halk Bankası yok ancak operasyonda merkeze konuldu. Halk Bankası, operasyonun hiçbir yerinde yok ama üzerine gidilen banka oldu. Bunun bir sebebi var. Halk Bankası hedef seçildi. Çünkü Halk Bankası, İran'dan Hindistan'a kadar tercih edilen bir bankaydı. Bu nedenle uluslararası güçler Halk Bankası'nı çökertmek istediler ve düğmeye bastılar. İsrail ve sermaye çevreleri, Türkiye'deki olayları izleyip gülüyor. Bu oyunlara gelmeyeceğiz'' ifadelerini kullandı.
1980 İhtilali'nde ve 28 Şubat sürecinde Hak-İş olarak bedel ödediklerini belirten Mahmut Arslan, ''Bu yaşanan son süreçte de bir bedel ödenecekse Hak-İş olarak bu bedeli ödemeye hazırız. Biz hep demokrasiden yana tavır aldık. Millet iradesini ancak millet değiştirir. Millet iradesiyle iş başına gelenlerin, birtakım oyunlarla iş başından gönderilmesi çabaları hep hüsranla sonuçlandı. Yapmayın, Türkiye'nin geleceğiyle oynamayın. Kaos senaryolarına, 'Hayır' demeliyiz. Acılarımızı, üzüntülerimizi, sevinçlerimizi paylaştık. Gelin yine birlik ve beraberlik içinde bu kaos ortamını da atlatalım ve ülkemizde kardeşçe yaşayalım. Hep beraber dua edelim, beddua etmeyelim'' diye konuştu.